ÜLKEDE SU BARIŞI DÜNYADA SU BARIŞI 

Genel

Sizlere de Gerek !

Doç. Dr. Yücel Çağlar  Saygıdeğer Yurttaşlarım; Kesin olarak bilmiyorum ama öyle sanıyorum ki, siz de orman ekosistemlerini sevenlerdensiniz; yanılmıyorum değil mi? Sayın Bülend Tuna da benim gibi düşünüyor olmalı ki, Güney Mimarlık Dergisi’nin “Su ve Mimarlık” konulu dosyasında bir orman mühendisi olan benim de yazmamı istedi. Nasıl da sevindiğimi bilemezsiniz. Bu sevincimin yalnızca iki nedenini söyleyeceğim: Haydarpaşa Lisesi’nde öğrenciyken yükseköğrenim yapmayı düşlediğim yalnızca bir yer vardı; İTÜ, olmadı ODTÜ Mimarlık Fakültesi! Sınav günü rahatsızlığım nedeniyle İTÜ, ailemin karşı çıkmasıyla da ODTÜ olmadı ne yazık ki. Oysa nasıl olsa birisine girebilirim düşüncesiyle çizim gereçlerimi bile hazırlamıştım. Şimdiyse bir mimarlık dergisinde yazım çıkıyor; benim için ne denli hoş! Sevincimin ikinci nedeni ise, Sayın Tuna’nın, genç arkadaşlarımızın söylemiyle, olası; “- Ne alaka?” vb sorulardan çekinmeyip Güney Mimarlık Dergisi’nin “Su ve Mimarlık” konulu dosyasında bu içerikte bir yazıya da yer verecek olması. Bu, yıllardır ormancılık alanında uğraşı veren bir gönüldaşınız olarak benim için, “Görmezin istediği bir göz, Tanrı verdi iki göz” deyimini çağrıştıracak bir durum. Bu nedenlerle, şimdi, deyim yerindeyse sevinçten uçuyorum. 89 Öte yandan; orman ekosistemlerini gerçekten de seviyorsanız eğer, ormancılığımızda yalnızca son on yıl içinde gündeme gelen “gelişmeler” karşısında siz de en az bencileyin üzülecek, kaygılanacaksınız. Ormancılığımızda ve ormanlarımızda olup bitenler, yurttaş mimar olarak her canlı gibi sizi de etkiliyor, etkileyebilecek çünkü; bunu biliyorsunuz. Öyleyse, bu yazıyla ne amaçlıyorum? Çok açık: Olup bitenler, çoğunlukla sanıldığı gibi, yalnızca ormancı çalışanları ya da çevre/doğa korumacı dostlarımızı ilgilendirmiyor; ekolojik ve teknik boyutlarının yanı sıra siyasal, ekonomik, toplumsal, kültürel boyutları da var. “- Peki, mimarlıkla bir ilgisi var mı?” diyorsanız eğer, yanıtım çok açık: Evet, var ! Son olarak şu görüşümü de bu bağlamda belirtmek istiyorum: Mimarlık, çıktıları, her anlamda kamusal olan bir uğraşı alanıdır. Belki abartıyorum; bana sorarsanız, girdilerinden de önemli bir kısmı kamusal olan bir uğraş. Mimarlığı; “…toplumsal yaşamın ve kültürün maddi ve moral gereksinmelerine göre yapı, toplu yapı ve kent biçimlendirmesi, tasarımı, üretimi, kullanımı ve yeniden kullanımı kolektif süreçleri ve sonuçlarını kapsayan ve güzel sanatlar ağırlıklı bir kültür faaliyeti”  olarak tanımlayan Sayın Tuna da bu gerçeği benden çok kapsamlı dillendiriyor*. Bu nedenle mimarlar için bir de “kamusalcı yurttaş…” nitelemesi yapmam, gerçekte, hiç de anlamlı değil. Ancak, ne yazık ki, her kesimde olduğu gibi, mimarlar arasında da kamu yararını hiçe sayanlar var; yok mu? Öncelikle bu “tezlerime” açıklık getirmeye çalışacağım. Bunu yaparken orman ekosistemlerinin canlı yaşamın niteliği ve devamlılığı için ne denli önemli olduğunu anlatmaya kalkışmayacağım kuşkusuz. Ayrıca, “yapılı çevre” tasarım ve uygulamalarında görebileceği araçsal işlevleri kısaca anımsatmakla yetinecek; yalnızca, evet, yalnızca kamusalcı yurttaşlığınız için “yeni” sayabileceğiniz bir pencere açmaya çaba göstereceğim. Umarım, başarabilirim. Başaramadığımı düşünürseniz eğer, yazının gerisini okumanıza gerek yok bence yine de siz bilirsiniz. Makale için tıklayınız SİZLERE DE GEREK!
Yorumlarınızı Bizimle Paylaşın

Sadece üyelerimiz yorum yapabilir, hemen ücretsiz üye olmak için Tıklayın

(E-Posta adresiniz yayınlanmayacaktır)
Yorumu Gönder
Henüz Yorum Yapılmamış