ÜLKEDE SU BARIŞI DÜNYADA SU BARIŞI 

HABERLER

2050 YILINA KADAR KURAKLIKLA İLGİLİ ÖNLEM ALINMAZSA TÜRKİYE ÇÖLLEŞECEK

Prof. Dr. Nuri Azbar, Eğer insanoğlu geleneksel, konvansiyonel yaşamına,konforuna bu şekilde devam ederse küresel ısınmada 6 dereceye yüzyılın sonunda ulaşılacağı, bu bağlamda da bazı ülkelerin su altında kalacağı bazı ülkelerin de çölleşeceği öngörülüyor dedi.
Ege Üniversitesi Çevre Sorunları Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Nuri Azbar, "Türkiye, gittikçe çölleşen bir ülke. 2050 yılının sonuna kadar kuraklıkla ilgili önlemler alınmazsa Türkiye,  Akdeniz ülkeleri ve Afrika çölleşecek. İklim değişikliklerinde en çok göze çarpan ani yağışlar ve ani kuraklıklardır. Bir tarafta susuzluk varken diğer tarafta sel ve aşırı yağış problemi var. Bunlar iklim değişikliğinin getirdiği düzensizlik. Bol yağmur yağışını bereket gibi görmemek gerekiyor. 2016 Ekim ayı, son 9 asrın en kurak ayı olarak açıklandı. Bu, meteorolojide olağanüstü kuraklık olarak geçiyor. Türkiye'nin bu bağlamda; su ayak izini azaltması, özellikle tarımsal alanlarda suyun  verimli, tasarruflu kullanması gerekiyor" diye konuştu. Prof. Dr. Nuri Azbar, "Ekoloji, tarım, kuraklık; bunların hepsi küresel ısınma ile ilintili kavramlar. Bazı bilim insanları, bazı belli başlı büyük şirketlerin güdümüyle iklim değişikliklerinin normal bir süreç olduğunu, bunun normal ve genel bir döngü olduğunu söylüyorlar ama bu doğru değil. Bunun taraflı bir bilgi olduğu diğer bilim insanları tarafından ispatlandı. İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi'nde Birleşmiş Milletler bunun tanımını yaptı. 'Karşılaştırılabilir zaman dilimlerinde gözlenen, doğal iklim değişikliğine ek olarak ortaya çıkan zararlı iklim değişiklikleridir'. İklim değişikliği denince ilk aklımıza gelen gaz, sera gazlarından karbondioksit. Karbondioksite göre 300, 400 misli daha yüksek etki faktörü olan gazlar olmakla beraber fosil yakıtlar başta olmak üzere yanan her şey karbondioksite dönüştüğünden en çok karbondioksit gündemde. Karbondioksit atmosferde biriken, 40-50 yıllık ömrü olan bir gaz. Sera gibi çalışıyor, güneş ışığını sera gibi hapsedip yerkürenin  ısınmasına neden oluyor. Bu  sınma son 50 yıl içerisinde 0.8 derece artış yaşadı. Hızlı endüstrileşme ve ulaştırma sektörü bunun yüzde 30'undan sorumlu. Bilimsel veriler bazı bilim insanlarının iddia ettiği geleneksel, rutin sıcaklık salınımlarından sapmalar olduğunu ve artış yönünde bir eğilim olduğunu göstermektedir. Önlem alınmaz ise bu artış önümüzdeki yüzyıl içerisinde  6 derece olarak öngörülüyor. Eğer insanlar bu şekilde geleneksel, konvansiyonel yaşamına, konforuna devam ederlerse  bu 6 dereceye yüzyılın sonunda ulaşılacağı, bu bağlamda da bazı ülkelerin su altında kalacağı bazı ülkelerin de çölleşeceği öngörülüyor" diye konuştu. KARADENİZ BÖLGESİ'NDE TARLALAR YOK OLUYOR Türkiye'nin gittikçe  çölleştiğini söyleyen  Prof. Dr. Azbar, "2050'nin sonuna kadar kuraklıkla ilgili önlemler alınmazsa Türkiye,  Akdenizülkeleri ve Afrika  çölleşecek.  Aslında burada yola çıkmış hızlı bir trenden bahsediyoruz. Hız almış yük treninin frenine basıldığında bile en az 3-5 kilometre sonra durduğunu göz önüne aldığımızda bugün önlemler alınsa bile bu küresel ısınma treninin çok zor duracağından, yavaşlayacağından bahsediliyor. Türkiye gerçekten de bu bağlamda zor bir durumda. Hatta Dünya iklim ve ekonomi raporlarına bakarsak çok ciddi veriler var. Suriye'den başlayan, 1998 yılında ilk defa ciddi anlamda tespit edilmeye başlanan çok büyük kuraklıklar var. Bu iklim değişikliklerinde en çok göze çarpan ani yağışlar ve ani kuraklıklardır. Bir tarafta susuzluk varken diğer tarafta sel ve aşırı yağış problemi var. Bunlar iklim değişikliğinin getirdiği düzensizlik. Bol yağmur yağışını bereket gibi görmemek gerekiyor. Bildiğiniz gibi Karadeniz Bölgesi'nde tarlalar yok oluyor. Bunlar tamamen iklim değişikliğine bağlı etkilerdir. Türkiye bir taraftan ciddi kuraklıklara da sahne oluyor. 2016 Ekim ayı, son 9 asrın en kurak ayı olarak açıklandı. 81 ilin 73'ünde yüzde 75 daha az yağış alınmış. Bu, meteorolojide olağanüstü kuraklık olarak geçiyor. Bu da bir sinyaldir. Bunlar, 2050 yılı gibi çok yakın zaman içerisinde Türkiye'nin başına bela olabilecek konular. Türkiye'nin bu bağlamda; su ayak izini azaltması, özellikle tarımsal alanlarda suyu verimli, tasarruflu kullanması gerekiyor. Tarım ve Enerji Bakanlığı bazı adımlar atıyor fakat bu adımların çok daha süratli atılması gerekiyor" dedi. YENİ TREND  DAMLA SULAMA Prof. Dr. Azbar, "Sulama yöntemlerine baktığımız zaman hep bol akan sulardan bahsediliyoruz fakat yeni trendler, teknolojiler artık damla sulamayı işaret ediyor. Yani suyun verimli kullanılmasına yönelik adımlar, çalışmalar var. Tarım Bakanlığı da bu konuda çalışmalar yapıyor. Gelenekselden damla sulamaya geçilmesi noktasında çiftçileri eğitmeye çalışıyorlar. Damla sulama ile bin misli daha az su kullanılıyor ve daha verimli tarımsal ürün elde edilebiliyor. Barajların da kendilerine göre sakıncaları var. Baraj dediğimiz zaman oradaki ormanları, yerleşim alanlarını su altında bırakıyorsunuz. Baraj kurmak; tarımsal açıdan, suyu tutma açısından avantajlı görülebilir ama zaman içerisinde görüldü ki gereğinden fazla yapılan barajların da ekolojik anlamda zararları var. Köyler sular altında kalıyor, Karadeniz'de birçok bölge bunun sonucunda susuz kaldı. Su tutmak üzere yapılan barajlar aslında çiftçileri olumsuz yönde etkiledi. Bu faaliyetin yapılacağı bölgenin kriter ve kültürlerini dikkate almak gerekiyor. Bu anlamda ekolojik raporların, çevresel etki değerlendirme raporlarının gerçekten ciddiye alınarak yapılması gerekiyor" diye konuştu. Ege Ajans
Yorumlarınızı Bizimle Paylaşın

Sadece üyelerimiz yorum yapabilir, hemen ücretsiz üye olmak için Tıklayın

(E-Posta adresiniz yayınlanmayacaktır)
Yorumu Gönder
Henüz Yorum Yapılmamış