ÜLKEDE SU BARIŞI DÜNYADA SU BARIŞI 

Genel

Avrasya Güç Dengesinde Kilit Ülke: Moğolistan

Nuri YILDIRIM Moğolistan Büyükelçisi (E) Dursun YILDIZ Su Politikaları Uzmanı Moğolistan, Orta Asya’nın kuzeyinde Çin ve Asya arasında uzanan, toprakları geniş, fakat nüfus az bir ülkedir. Yüksek ovalar ve sıradağlarla çevrili olup, yakın zamanlara kadar göçebe hayat sürüp, yurt denen çadırlarda yaşamışlar, ancak son dönemlerde büyük ölçüde yerleşik hayata geçmişlerdir.  Moğolistan’da sık ve yaygın sıcaklık değişiminin yanı sıra son derece düşük yağış miktarıyla belirlenen sert bir kara iklimi hüküm sürer Tarih sahnesinde Türklerle iç içe yaşamış olan bu toplum, gerek konuştukları dille ve gerekse fiziksel özellikleriyle Türk ırkından ayrılmaktadırlar. Uzun müddet Çin hakimiyetinde de yaşamış olan Moğollar, 1945’te yapılan plebisitte bağımsızlık yolunda önemli bir adım atmışlar, 1961’de Birleşmiş Milletlere dahil olmuşlar, 1992’de de ülkenin adındaki halk ifadesi kaldırılarak Moğol Cumhuriyeti olmuş ve gelişme yolunda önemli adımlar atmışlardır Denize kıyısı olmayan, dünyanın iki büyük gücü Çin ve Rusya’nın çevrelediği Moğolistan’ın dış politikasında da Avrasya’nın iki büyük ülkesi Rusya ve Çin belirleyici bir rol oynuyor. 1990’lı yılların başlarında demokratik devrimden sonra Moğolistan’ın en büyük sorunu bu iki komşusuyla nasıl baş edebileceği oldu. Rusya ve Çin Arasında Kritik  Denge Politikası  Moğolistan’ın benimsediği ilke bu iki komşuya eşit mesafede durmak ve iki ülke arasında bir denge kurmak istiyor çünkü taraflardan birine daha yakın durursa kaybedeceğine inanıyor. Moğolistan'ın Rusya ve Çin ile siyasi ilişkileri çok iyi düzeyde olmasına rağmen bu  iki ülkeye büyük oranda bağımlı olması dış politikada zorluk yaratıyor.Rusya’dan petrol ithal ettiği için bu ülkeye  yüzde 90 oranında  bağımlı olan  Moğolistan kömürünü de yalnız Çin’e ihraç ediyor. Moğolistan’da Rusya’ya göre Çin’in etkisinin daha fazla olduğu söylenebilir.Bu ülkenin Rusya’ya yatırımları 1990’lardan önce gerçekleşmiş olup 1990’lardan sonra ise yatırım oranı düşmüştür. 1990’lardan önce de buna bağlı olarak Çin ile ilişkileri  zayıf olan Moğolistan'ın Çin'deki yatırımları artmıştır. Moğolistan’ın iki komşu arasında bir denge kurmanın yanı sıra dış politikadaki bir diğer önceliğinin de üçüncü komşu ülke oluşturma  politikasıdır.Moğolistan  üçüncü komşu olmak istediği  ülkeleri 2011 yılında Avrupa Birliği, Amerika Birleşik Devletleri, Japonya, Güney Kore ve Türkiye olarak belirlemiştir. Moğolistan Türkiye’nin parlamenter sistemini, demokrasisini örnek alıyor. Türkiye’nin NATO ile ilişkileri, Avrupa Birliği’ne yakınlığı onlar için bir model olup  Moğolistan yeni stratejileri çerçevesinde Batılı uluslararası kuruluşlarla da yakın işbirliği içerisindedir.2012 yılında NATO’nun küresel partneri olan Moğolistan,  2012 Kasım ayında da AGİT üyeliğine seçilmiştir. Moğol birlikleri, ISAF çatısı altında NATO’yla birlikte Afganistan’da görev yaparken Moğolistan, Birleşmiş Milletler Barış Gücünün bir parçası olarak da Afrika ülkelerine, Kosova’ya, Irak’a birlikler göndermiştir. Almanya’nın beş katı büyüklüğünde bir yüzölçümünde sadece 2,7 milyon insanın yaşadığı Moğolistan  Madencilik, bakır, kömür konusunda zengin bir ülke.  Ekonomisi son iki yılda % 17 oranında büyüme gösterdi. Moğolistan sadece kendi iç sorunlarına değil bölgesel konulara da yöneliyor. Kuzeydoğu Asya’da daha aktif olmaya çalışıyor. Su Kaynakları adsız Moğolistan'ın en büyük akarsuyu olan Selenge (Selenga) Nehri ortakuzey kesimde yaklaşık 282.000 km²'lik bir alanın sularını toplar. Rusya sınırını aşarak Baykal Gölüne dökülen Selenge'yi başta Delgerİder ve Orhon olmak üzere birçok kol besler. Ülkenin doğusundan geçen Onon ve Kerulen nehirleri Moğolistan sınırları dışında Büyük Okyanusa dökülen nehirlerle birleşir. Kaynağını Altay Dağlarındaki buzullardan alan Hovd Nehri, sularını Har Us Gölüne boşaltır. Özellikle kuzey kesimde gölleri besleyen birçok küçük akarsu vardır; daha çok yeraltı sularının bulunduğu güneydeki mevsimlik yüzey suları ise çöllerde kaybolur.Orta Asya'nın en derin (238 m) gölü olan Hövsgöl, aynı zamanda ülkenin en büyük tatlı su gölüdür. Su Temini ve Çevre Sağlığı Moğolistan'da çok önemli bir su temini ve çevre sağlığı ve  atık su  sorunu vardır. Ülkede yaşayan nüfusun %70'i sularını kendi açtıkları kuyudan veya devletin su temin merkezlerinden almaktadır. adsız Moğolistandaki Su Temin Merkezleri Ülkedeki nüfusun sadece %31'i borulu içmesuyu şebekesine sahiptir, nüfusun %25'isularını su tankerlerinden almakta,%36'si su dağıtım merkezlerinden almakta,%9'u ise pınarların suyunu kullanmaktadır. Su Kullanımı Moğolistan yılda yaklaşık olarak 540 milyon m3 su kullanmaktadır. Bunun %80'i endüstri ve tarımda ,%20 si ise içme ve kullanma suyu olarak kullanılır.Kullanılan  suyun çok büyük bir bölümü yeraltısuyudur. Moğolistan'da 28 nehrin suları  yukarı havzalarda altın madeni  üretimi sonucu kirletilmektedir. Moğolistan'ın Sınır Aşan suları Moğolistan'da irili ufaklı yaklaşık 210 nehir bu ülkede doğarak Çin ve Rusya'ya akmaktadır. Moğolistan'ın sınıraşan sular konusunda öncelikli amacı bu suları komşularıyla hakça ve makul bir şekilde birlikte kullanılmasıdır. Kıyıdaş ülkelerin Rusya ve Çin olduğu düşünüldüğünde bu konudaki güç asimetrisinin de bu kararda etkili olduğu söylenebilir. Selenge nehri  Moğolistan ve Rusya arasında bir sınıraşan su olup her iki ülke için de büyük önem taşımaktadır. Moğolistan sınıraşan sular konusunda ilk anlaşmayı  bu nehrin suları için 1974 yılında Rusya ile yapmıştır.Daha sonra bu iki ülke 1995 yılında Moğolistan'ın  batısındaki 100 küçük nehrin sularının korunması için bir anlaşma daha imzalamıştır. Moğolistan'daki toplam akarsu havzalarının %32'si Rusya ile sınıraşan suların havzalarından oluşur.Moğolistan 1994 yılında da Çin ile sınıraşan  Kherlen, Bulgan, Khalkh nehirleri ile sınıra yakın 87küçük gölün  sularının korunması için bir anlaşma imzalamıştır. adsız Moğolistan,Çin Rusya sınırının birleştiği bölge Türkiye-Moğolistan İlişkilerinde Su Kaynakları Türkiye Moğolistan ilişkilerinde diğer alanların yanısıra Su kaynaklarının geliştirilmesi alanı da çok büyük bir rol oynuyor.Bu çerçevede Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu  2009 yılında uzun mesafelerden su getirme projeleri  çevre, ağaçlandırma, ormancılık  konularında işbirliği için görüşmelerde bulunmak üzere bir heyetle birlikte Moğolistan'a bir ziyaret yapmıştı. Daha sonra 2010 yılının sonunda Bakan  Veysel Eroğlu, Moğolistan Çevre Bakanı Luimed Ganskhuk ile Moğolistan'da hayata geçirilmesi planlanan ''Orhun Gobi Çok Amaçlı Su Dağıtım Projesi'' ile ilişkili  bir görüşme yaptı.Moğolistan  Orhun Gobi Projesiyle Orhun Nehri üzerinde yapılacak bir barajla hem hidroelektrik enerji üretmek  hem de toplanan suyun  Moğolistan'ın güneyindeki maden üretim sahalarına ulaştırmak istiyor. Sulama ve içme suyu temini amacı da bulunacak olan projenin maliyeti yaklaşık 600 milyon dolar olarak belirlenmiş. Moğolistan bu konuda Türkiye'den teknik destek ve yardım talep ediyor.Türkiye bu projenin Fizibilite çalışması konusunda Moğolistan'a destek veriyor. Moğolistan'ın gelişmesi açısından çok büyük bir öneme sahip olan proje konusunda TİKA'da devrede. Yap İşlet Devret Modeli ile yapımı düşünülen projenin Fizibilite çalışmaları iki ülkenin Çevre Bakanlıkları arasında bir protokol imzalanarak başlamış durumda. adsız Moğolistan’ın Jeopolitiği, Ekonomisi ve Dış Politika Stratejisi 1921 yılında Çin’den ayrılarak bağımsızlığını ilan eden Moğolistan, Bolşeviklerin desteği sonrasında oluşturduğu Sosyalist yönetim ile  Sovyetler Birliği’nin güdümüne girmiştir.1946’da Çin tarafından tanınmış ve 1960’da Birleşmiş Milletler’e kabul edilmiştir. Moğolistan, Soğuk Savaş dönemindeki uluslararası sistemde Moskova’nın uydusu olarak varlık göstermiş, Sovyetler Birliği ile Çin Halk Cumhuriyeti arasında tampon bölge işlevi görmüştür. Soğuk Savaş sona erdiğinde Moğolistan  Sovyetlerin mali desteğinin kesilmesi sonucu  iktisadi durgunluk dönemine girmiştir. Bu dönemde piyasa ekonomisine geçmeye çalışmış ve Rusya’nın etkisinden kurtulmaya başlamıştır. İlk etapta liberal ekonomiye intibak sorununun yaşandığı Moğolistan’da 1996’daki  reformlar serbest piyasa ekonomisinin yerleşmesini kolaylaştırmıştır. adsız Soğuk Savaş sonrası dönemde ise coğrafi yakınlığın etkisiyle giderek Çin’in ekonomik nüfuz alanına giren Moğolistan siyasi ve ekonomik bağımsızlığını, Rusya ve Çin dışındaki üçüncü ülkelerle geliştireceği güçlü ilişkilerle koruyabileceğini görmüştür. Moğolistan bu  “üçüncü komşuluk” stratejisi  doğrultusunda başta ABD, Kanada, Japonya, Güney Kore, Hindistan, Avustralya, Almanya ve Hollanda olmak üzere diğer ülkelerle ikili ilişkilerini geliştirmeye başlamış, bu ülkeleri Moğolistan’a yatırım yapmaya davet ve teşvik etmiştir. adsız Moğolistan’ın Jeopolitiği Moğolistan, 1.564.000 km2’lik yüzölçümü ve yaklaşık 2,8 milyonluk nüfusu ile yeryüzünde, nüfusuna oranla en geniş toprağa sahip ülkedir. Halkın %30’unun hala göçebe ve yarı göçebe olduğu Moğolistan’da nüfusun %90’ı Moğollardan oluşmaktadır. Moğolların % 70’e yakını Kalka, gerisi de Zaçin Moğollarıdır. Moğolistan nüfusunun %6’sını Kazaklar, %4’ünü ise Rus, Çin, Kore ve diğer etnik unsurlar oluşturmaktadır. Tarihi süreçte Moğolların etki alanı Moğolistan’ın mevcut toprakları dışında Rusya ve Çin’in bugünkü sınırları içinde yer alan bölgeleri de kapsamaktadır. Rusya’da Tuva Özerk Cumhuriyeti’nde, Sibirya’nın güneyindeki Buryatya bölgesinde ve Çin’de İç Moğolistan bölgesinde Moğollar yaşamaktadır. Modern Moğolistan, mevcut Moğol dünyasının sadece bir parçası niteliğindedir. Moğol dünyası olarak ifade edilen bölge Avrasya coğrafyasında doğuda Kore yarımadasından batıda Hazar Denizi’ne kadar uzanan bir kuşağa tekabül etmektedir.Moğolistan’da, bağımsızlığın ardından eski Moğol topraklarına hâkim olma fikri yayılmaya başlasa da Sovyet dönemindeki siyasi zeminde Pan-Moğolizm bastırılmıştır. Ancak 1990 sonrasında Moğol milliyetçiliği söylemlerinin arttığı görülmektedir. adsız Orta doğu Asya’da yer alan Moğolistan’ın sadece Rusya Federasyonu’na ve Çin Halk Cumhuriyeti’ne sınırı vardır. Moğolistan’a üçüncü ülkelerden hava ve kara yoluyla gerçekleştirilecek nakliyat ve ziyaretler, Rusya’nın veya Çin’in hava sahasını veya karayollarını açmasına bağlıdır. Aynı şekilde Moğolistan, ancak Rusya ve/veya Çin üzerinden dünyaya açılabilecek bir konumdadır. Bölgedeki güç dengesi de Moğolistan’ı Moskova ve Pekin’e bağımlı kılan önemli bir unsurdur. Moğolistan kendisiyle mukayese edildiğinde güç çarpanları oldukça büyük olan ve stratejik derinliğe sahip Rusya ve Çin arasında yer almaktadır. Moğolistan, enerji ve savunma alanında Rusya’nın etkisinde iken, ekonomik açıdan Çin’in nüfuz sahasındadır. Çin’in kalabalık nüfusu ise Ulanbator-Pekin arasındaki güç asimetrisini derinleştirmektedir. Dış politika uygulamalarını Rusya ve Çin’in tepkilerini hesaba katarak gerçekleştirmekte olan Moğolistan  özellikle bu iki ülkeyi tahrik edebilecek politikalardan imtina etmektedir. Ancak Ulanbator, tamamen bu iki ülkeye veya sadece bu ülkelerden birisine bağımlı kalmayı da arzu etmemekte, üçüncü ülkelerle ilişkisini arttırmaya çalışmaktadır. Diğer taraftan Rusya ve Çin gibi iki güçlü ülke arasındaki tampon bölge işlevi, Moğolistan’a Avrasya jeopolitiğinde kritik bir konum kazandırmaktadır. Dünyadaki mevcut dengeler üzerinde etkili olan, Avrasya jeopolitiğine yön veren Rusya'ya ve Çin’e sınır komşusu olmak Moğolistan’ı gerek bu iki ülke nazarında ve arasında gerekse ABD ve diğer Batılı devletler nezdinde kıymetli bir aktöre dönüştürmektedir. Tamamen Çin’in nüfuzu altına girmiş bir Moğolistan Moskova’yı rahatsız edebileceği gibi, Soğuk Savaş dönemindeki gibi Rusya’nın güdümünde hareket eden bir Moğolistan Pekin’de kaygı uyandırabilir. Moğolistan’ın Batılı ülkelerle, özellikle ABD’yle yüksek düzeyli ilişkiler geliştirmesi ise hem Rusya hem de Çin’de endişelere yol açabilir. Moğolistan’ın Ekonomisi SSCB'nin dağılmasından sonra büyük ekonomik zorluk içine düşen  Moğolistan’a ABD, Japonya, Almanya ve Kanada finansal destek sağlamıştır. Moğol ekonomisi 1990’lı yılların ilk yarısındaki istikrarsız dönemin ardından 1996-2000 döneminde serbest piyasa ekonomisine geçişi sağlayan reformlar gerçekleştirmiş ve toparlanmaya başlamıştır. 2011 yılında %17,5’lik bir oran ile dünyada ekonomisi en çok büyüyen ülke haline gelen Moğolistan, 2012 yılında da %12 düzeyinde iki haneli büyüme oranı kaydetmiştir. Dünya Bankası, yer altı kaynaklarının ihracatından elde edilecek gelirlerdeki beklenen artıştan hareketle Moğolistan’ın 2013 yılında ki büyüme oranı %20'yi aşmıştır. Moğolistan tarım, hayvancılık ve madenciliğe dayalı bir ekonomiye sahiptir. Tarıma elverişli toprakların oldukça sınırlı olduğu ve göçebe yaşam biçiminin hala sürdürüldüğü ülkede hayvancılık oldukça yaygındır.Moğolistan bakır, altın ve kömür gibi yer altı maden kaynaklarına ve   dünyada en fazla uranyuma sahip 8. ülke konumundadır Çin, Moğolistan’ın en büyük ticari ortağı konumundadır. Moğolistan’da toplam ihracatın %92’si Çin’e yapılmaktadır. Toplam ithalatın %40’ını ise Çin ürünleri oluşturmaktadır. Moğolistan’ın toplam ithalatında Çin’in ardından en büyük payı Rusya almış durumdadır. Enerji üretimi çok düşük olan Moğolistan, petrolün %90’ından fazlasını Rusya’dan ithal etmektedir. Moğolistan’ın bu nedenle petrolde Rusya’ya tamamen bağımlı olduğu ifade edilebilir.Moğolistan’a Çin ve Rusya’nın ardından en çok ithalatı ABD ve Japonya’nın gerçekleştirdiği görülmektedir. Çin ile ilişkiler Moğolistan ve Çin arasındaki 4,700 km’lik sınır, iki ülke arasında karşılıklı bağımlılığa yol açmakta, ikili ilişkilere stratejik önem kazandırmaktadır. Moğolistan kuzey ve güneydoğu Asya ülkeleriyle ticari ilişkilerini geliştirmeyi amaçlamakta, bu ülkelere ulaşabilmek için Çin’in hava ve kara sahasına ihtiyaç duymaktadır. Çin’in gerek Rusya gerekse Kazakistan’la sınırı bulunduğu için Moğolistan’ın coğrafi konumu Pekin nezdinde aynı düzeyde hayati değildir. Ancak Çin ana karasının merkezine yakın olan Moğolistan’daki gelişmeler Çin’i etkileyebilecek sonuçlar doğurabileceğinden Pekin yönetimini yakından ilgilendirmektedir. İki ülke arasındaki güç asimetrisi ve Soğuk Savaş sonrası dönemde Moğolistan’ın Çin’e artan bağımlılığı Ulanbator’un bağımsızlık konusundaki kaygılarını canlı tutmaktadır. Moğolistan'ın  üçüncü komşuluk stratejisi doğrultusunda geliştireceği  ABD ilişkisi  Çin’de çevrelenme psikolojisini tetikleyebilir. Bu nedenle tarafsız bir dış politika dengesi Moğolistan için çok hayati olmaktadır. Çin’in Moğolistan üzerindeki çıkarları, Ulanbator’un tarafsızlığı üzerine kuruludur. Moğolistan’ın tarafsızlık politikasını Pekin lehine bozması bile, ABD ve Rusya’nın Çin üzerinde baskı kurması ve Pekin’den tehdit algılaması sonucunu doğurabilir Çin Halk Cumhuriyeti, hâlihazırda Moğolistan’ın en büyük ticari ortağı konumundadır. Çin aynı zamanda Moğolistan’daki en büyük yabancı yatırımcıdır. Çinli girişimcilerin yatırımları Moğolistan’daki yabancı yatırımların yaklaşık %50’sini oluşturmaktadır. Çin, Ulanbator’un serbest piyasa ekonomisine geçiş döneminde gerçekleştirdiği özelleştirme projelerini fırsata dönüştürmüş, Moğolistan’da çok sayıda yatırım başlatmıştır.Ancak Çin’in Moğolistan üzerindeki ekonomik nüfuzu ve maden kaynakları üzerindeki etkinliği Moğol toplumunda tedirginliğe yol açmakta, Moğol karar mercilerini Çin’i dizginlemeye yönelik tedbirlere sevk etmektedir Moğolistan’ın 1990’lardaki dış politika kavramı ve güvenlik stratejisi, Rusya’ya olan bağımlılığı azaltmak üzerine kuruluyken günümüzde kavram, Çin temelli yürütülmekte ve Ulusal Güvenlik Stratejisi bu kapsamda ele alınmaktadır. 2010 yılından beri uygulanan yeni Ulusal Güvenlik Stratejisi’ne göre hiçbir ülke Moğolistan’a gelen yabancı yatırımların 1/3’ünden fazlasına sahip olamayacaktır. Bu stratejinin Moğolistan’daki yabancı yatırımların %50’sini elinde bulunduran Çin’e yönelik geliştirildiği değerlendirilmektedir. Rusya İle İlişkiler Sovyet Rusya’nın nüfuzu altında Çin’den bağımsızlığını kesinleştiren Moğolistan, İkinci Dünya Savaşı döneminde de SSCB’nin himayesine sığınarak Japon tehdidinden kurtulmuştur. Çin’e bağımsızlığını kabul ettirirken Sovyet sistemine bağımlı hale gelmiştir. Moğolistan-Rusya ilişkileri SSCB’nin dağıldığı dönemde durmuş  ancak yeniden canlanmıştır. Moskova, Ulanbator’un hala en yakın ve güvenilir dostu konumundadır. Moğolistan, Rusya’nın Çin ile gerçekleştirdiği ticarette koridor vazifesi görmektedir. İkili ticarette savunma sanayi ve enerji ön plandadır. Putin dönemi ile birlikte canlanan ikili ilişkilerle eski müttefiklerin birbirine yaklaştığı, Moğolistan’ın Çin nüfuzunda ziyade Rusya ile ilişkilere daha olumlu baktığı gözlemlenmiştir. Moskova ABD’nin Avrupa-Atlantik güvenlik sistemini doğuya doğru genişletme girişimi çerçevesinde Moğolistan üzerinde de etki sahibi olmasını istememektedir. Ulanbator ise tamamen Çin’in nüfuzu altına girmeyi istememekte, dünya pazarlarına daha çok Rusya toprakları üzerinden açılmaya çalışmaktadır. Putin dönemiyle birlikte Moğolistan-Rusya arasında askeri işbirliğinin geliştiği ve birlikte askeri tatbikatlar yapıldığı  görülmektedir. Moğol Silahlı Kuvvetleri’nin envanterindeki uçak ve tank gibi  silah sistemleri ve askeri teçhizat büyük ölçüde Rus menşelidir. 2008’de imzalanan bir anlaşma ile Moğolistan askeri teçhizatının bakım ve onarımının  Rusya tarafından yapılması kararlaştırılmıştır. Moğol askeri öğrenciler Rus harp akademilerinde eğitim görmektedir. Moğolistan-Rusya arasındaki ticari ilişkiler iki ülke için de önem arz etmektedir. Moğolistan’ın toplam ithalatının %32’sini Rus ürünleri oluşturmaktadır. Moğolistan, akaryakıt ihtiyacının %90’ını Rus Rostneft Şirketi’nden tedarik etmektedir. Rusya, Moğolistan’daki maden yataklarıyla, özellikle uranyum kaynaklarıyla ilgilenmektedir. Moğolların en büyük bakır üretim bölgesi Erdenet’in %49’u Ruslar tarafından işletilmektedir. Rus yatırımları Moğolistan genelindeki toplam yabancı yatırımların %2’sini oluşturmaktadır. Moğolistan ve Rusya’yı birbirine bağlayan demiryolları, iki ülke arasındaki ticari ilişkilerin güçlenmesine imkân tanırken, Rusya’nın Çin pazarına, Moğolistan’ın ise dünya pazarlarına ulaşmasına hizmet etmektedir.  Üçüncü Komşular Moğolistan Soğuk Savaş sonrası dönemde   jeopolitik gerçeklikleri göz önünde bulundurarak ulusla bağımsızlığın ancak Çin ve Rusya’ya olan bağımlılığı yönetilebilir bir düzeyde tutarak ve bu iki ülke dışındaki ülkelerle irtibata geçerek teminat altına alınabileceği kararını vermiştir. Bu çerçevede  Çin ve Rusya dışındaki ülkelerle bu iki ülkeyi tahrik etmeyecek seviyede ve muhtevada ilişkiler tesis etmeye yönelmiştir.Moğolistan, bu strateji doğrultusunda başta ABD olmak üzere Kanada, Japonya, AB, Güney Kore ve Avustralya gibi ülkelerle, NATO ve AB gibi uluslararası teşkilatlarla ticari-diplomatik-askeri ilişkiler geliştirmeye özen göstermektedir. Japonya, Kanada, ABD ve Güney Kore aynı zamanda Moğolistan’ın sosyalist rejimden çıkma sürecinde bu ülkeye destek sağlayan ülkelerdir. Moğolistan’ın ilişki tesis ettiği üçüncü komşular arasında ABD’nin öne çıktığı gözlemlenmektedir. Moğolistan bölgedeki rekabete güvenlik ortağı olarak gördüğü ABD’yi dâhil etmeye çalışmaktadır. İki ülke arasında 1994’te başlatılan küçük çaplı askeri tatbikatlar, günümüzde “Khan Quest” adıyla uluslararası bir boyut kazanmıştır. Moğolistan’ın yaptığı tüm tatbikatlar Çin ve Rusya’nın rızasına bağlı olarak yapılmaktadır. . Coğrafi konumundan kaynaklanan sınırların farkında olan Moğolistan’ın bu nedenle üçüncü ülkelerle geliştirdiği ortaklıklarda iki güçlü komşusunun tepkisini çekmemeye özen göstermektedir. Rusya ve Çin, ABD’nin Moğolistan’a olan ilgisinden, bu ülkedeki yatırımlarından ve ortaklaşa gerçekleştirilen askeri tatbikatlardan rahatsızlık duymaktadır. Nitekim Moğolistan, her ne kadar tarafsızlık politikasına ters düşse de, ABD’nin Irak işgali sürecinde 1000 kişilik bir askeri grup göndermiş ve ABD’nin yanında olduğunu göstermiştir. Ayrıca 2003 yılından bu yana Moğol kuvvetleri Afganistan’da varlığını devam ettirmektedir. Bu askeri katkılar karşılığında Washington, Moğolistan’a askeri yardım sözü vermiş ve hibeler göndermiştir. Moğolistan, ABD’nin Doğu Asya-Pasifik Bölgesi’ne yönelik geliştirdiği stratejide önemli bir konuma sahiptir. Bu önem Çin’in küresel düzeydeki etkisinin belirginleşmesiyle birlikte artmaktadır. Moğolistan’ın Kuzey Amerika’da Kanada ile güçlü ticari ilişkiler geliştirmiştir. Kanadalı şirketler, kuzeydoğu Moğolistan’daki (Oyu Tolgoy) 2.500 hektarlık uranyum alanını işletmektedir.Moğolistan-Hindistan ikili ilişkileri gelişme kaydetmektedir.. Ulanbator yönetimi uluslararası teşkilatlarla ilişkilerini geliştirmek maksadıyla pek çok örgüte başvuruda bulunmuştur. Dünyanın en büyük açık piyasası olan Güneydoğu Asya Uluslar Birliği’ne (ASEAN+6) üye olmayı, zengin Güneydoğu Asya devletleri ile ilişkilerini geliştirmek adına önemli gören Moğolistan, bu doğrultuda adımlar atmakta ve Güney Asya ülkeleriyle ilişkilerini her alanda geliştirmeye çalışmaktadır. Diğer yandan Asya-Pasifik Ekonomik İşbirliği’ne (APEC) de katılım için başvuran Moğol yönetimi potansiyel aday konumunu devam ettirmektedir. Bunun yanı sıra Türkiye’nin diyalog içerisinde olduğu Şangay İşbirliği Örgütü’nü (ŞİÖ) yakından takip eden Ulanbator, bu örgütün içerisinde gözlemci statüsündedir. Pasifik Ekonomik İşbirliği Konseyi, Asya’da İşbirliği ve Güven Arttırıcı Önlemler Konferansı (AİGK), Asya Birliği, Doğu Asya Birliği gibi bölgesel örgütlerde de aktif rol üstlenen Moğolistan, milli menfaatlerini bölgedeki barış ve istikrarın devamında görmektedir. Soğuk Savaş sonrası dönemde Ulanbator’un üçüncü komşuluk stratejisiyle dünyaya açılma sürecinde uluslararası ölçekte faal pek çok sivil toplum kuruluşu Moğolistan’da varlık göstermeye başlamıştır. Sosyalist rejimden sonra pek çok alanda yeniliğe giden Moğolistan’a özellikle eğitim konusunda sivil toplum aracılığıyla büyük yardımlar sağlanmıştır. Ancak Moğol toplumu genelde Batı menşeli sivil toplum müesseselerinin ülkede misyonerlik yaptığını, gençler üzerinde etki kurmaya çalıştığını düşünmekte ve özellikle dini eğilimi bulunan kuruluşlara şüphe ile yaklaşmaktadır. Yeni Asya ,Yeni Rusya ,Yeni Dünya  ve Moğolistan Moğolistan çok özel bir coğrafyada yer almaktadır.Bu coğrafya Moğolistan'ı Çin ve Rusya’ya bağımlılığa mecbur bırakmaktadır. Bu durum Moğolistan’ı bu iki ülke dışındaki üçüncü ülkelerle işbirliğini öngören bir dış politika stratejisine yönlendirmiştir. Moğolistan, Soğuk Savaş sonrası dönemde geliştirdiği ve uygulamaya başladığı üçüncü komşuluk stratejisiyle Çin ve Rusya dışındaki üçüncü ülkelerle güçlü ilişkiler tesis etmeye ve özellikle Çin’in ülkedeki nüfuzunu yönetilebilir bir düzeye çekmeye çalışmaktadır. Moğolistan’ın üçüncü komşuluk stratejisi doğrultusunda ABD başta olmak üzere Kanada, Güney Kore, Hindistan, Avustralya, Almanya ve Hollanda ile işbirliğine girdiği, bu ülkeleri yatırıma teşvik ettiği gözlemlenmektedir. Moğolistan, maden kaynaklarına dayalı gelişen ekonomisine Çin ve Rusya dışındaki yatırımcıların katkı sağlayarak Çin’e bağımlılığı azaltmayı ve iki küresel güç arasında bağımsızlığını muhafaza etmeyi hedeflemektedir. Avrasya güç dengesinde kilit ülke olan Moğolistan'ın bu bağımsızlığını devam ettirme sürecinde su kaynaklarını geliştirmeye de ihtiyacı vardır. Bu çerçevede Türkiye ile ilişki içine giren Moğolistan'da su kaynakları madenler tarafından kirletilmektedir. Son dönemde Rusya'nın atakları nedeniyle Avrasya Jeopolitiğinin önemi hızla artmaktadır. Buradaki yeni  güç dengesinde Moğolistan çok kritik ve kilit bir rol oynayacaktır. Bu nedenle bölgede hızlanacak  gelişmelere Moğolistan'ın ekonomik istikrar ve üçüncü komşu ülke stratejisi açısından çok hazırlıklı olması gerekmektedir. Yeni Rusya,Yeni Asya, Yeni Dünya denkleminde Moğolistan'ın jeopolitiği   çok öne çıkacak ve bölgedeki güç dengeleri ve Asya'nın istikrarı için kilit bir rol oynayacaktır. Kaynaklar (1)Ömer Faruk TÜRK 2013 "Moğolistan’ın Jeopolitiği, Ekonomisi ve Dış Politika Stratejisi "24 Nisan 2013 (2) Mongolian Ministry of Foreign Affairs, Mongolia’s Foreign Policy in the Political Field, 24.02.2011, (3) Dünya Bankası, Moğolistan Verileri, http://data.worldbank.org/country/mongolia (Erişim 26.05.2014). (4)Mongolia Faces Critical Water Shortfall Warns UNEP Report  Urgent Action Needed to Protect Country’s Water Supply
Yorumlarınızı Bizimle Paylaşın

Sadece üyelerimiz yorum yapabilir, hemen ücretsiz üye olmak için Tıklayın

(E-Posta adresiniz yayınlanmayacaktır)
Yorumu Gönder
Henüz Yorum Yapılmamış