ÜLKEDE SU BARIŞI DÜNYADA SU BARIŞI 

Genel

ORMANCILIĞIMIZIN DEMOKRATİKLEŞTİRİLMESİ İÇİN “Kurumsal Demokratik Katılım” Doç. Dr. Yücel Çağlar

Merhaba;

Büyük bir olasılıkla, “- Her renkten boyadın, geriye bir fıstık yeşili mi kaldı?” diyorsunuz sanırım; demeyin lütfen. O da tüm renkler gibi çok güzel bence . *** Yaşadıklarımıza bakar mısınız: Giderek daha da ağırlaşan emek ve doğa sömürüsüne karşın bir yanda çakma güzellikler üreten “fenomenlerin” yedikleri naneler, “milyon dolarlık karaparalarını aklarken (!) evindeki bulgurdan da olan “uyanıklar”, yaklaşan yerel seçimler için kimlerin kimlerle dans edeceği tartışmaları, hukuksuzluğun diz boynu da aşması… Bir yanda Cumhuriyetimizin ilk 25-30 yılındaki başarılarını anmaktan, bu 29 Ekim gününü bile yasak savmaktan öteye geçmeyen sıradan etkinliklerle geçiştiren “en hızlı cumhuriyetçi”, “en büyük Atatürkçü”, “en keskin devrimci” geçinen kişi ve kuruluşlar… Bir yandan da akıl almaz bir teslimiyet… Oysa ikinci yüzyılına girişinin Cumhuriyetin bugünlere kalan kazanımlarının korunmasına, her alanda nelerin nasıl yapılması gerektiğine ilişkin öneriler geliştirme ve yaşama geçirme çabalarına bir ivme kazandırabileceğini sanmıştım. Yine yanılmışım. Neye yanıyorum biliyor musunuz; bağımsızlık savaşını örgütleyen, kazanan, Cumhuriyeti kuranların ve korunması için akıl almaz özverilerde bulunanların, gerektiğinde canlarını verenlerin emeklerine… Devletin her biriminin demokratikleştirilmesini zorunlu görüyorum. Bu nedenle de yurttaşlarımızın kamusal etkinlik alanlarındaki karar ve uygulama süreçlerine demokratik katılımlarını önemsiyorum. Yapılagelen “katılımcı” etkinliklerin ise çoğunlukla yasak savma olduğunu düşünüyorum. Başta antidemokratik uygulamalar ile siyasal iktidara neredeyse koşulsuz teslimiyet olmak üzere tüm olumsuz koşullara karşın “kurumsal demokratik katılım” düzeneklerinin oluşturulması için uğraş verilmesi gerektiğine inanıyorum. Hiçbir alanda “gidiş gidiş değil” çünkü.

Selamlarımla.

Yücel Çağlar

Neden hep böyle yaptılar, günümüzde de böyle yapıyorlar? Böylesi işlerine mi geliyor acaba? Bilemiyorum. “Hocalardan”, araştırıcılardan, demokratik kitle örgütlerinden; kısacası, bir şeyler anlatmaya yapmaya çabalayanlardan söz ediyorum. Çoğunlukla “görünen köye kılavuzluk yapmaya” çalışıyorlar; üstelik çoğu bunun ayırdında bile değil. Oysa “işler”, çoğu alanda olduğu gibi ormancılığımızda da “iyi gitmiyor.” Bana sorarsanız, bunun onlarca nedeninden birisi de kişiler ile kuruluşların gerektiğince demokrat, demokratik olamamalarıdır bence. Yıllardır söylüyorum: Özellikle eğitimöğretim, sağlık, tarım, çevre/doğa koruma vb kamusal hizmet alanları, yanı sıra, ormancılığımız hiçbir birimiyle demokratik değil ! Oysa bu alanlarda yapılacaklar, yapılması gerekenlerin, kim ya da ne olursa olsun bir kişi, birim, kuruluş ve siyasal partiye bırakılmaması gerekiyor. Bırakılmasının nelere yol açabildiğini hem “dün” gördük hem de “bugün” görüyoruz. Bu nedenle artık böyle gidemez; gitmemeli ! Kısacası, “Böyle gelmiş böyle gider” diye düşünenler “fena halde yanılıyor” bence. Demem şu ki, birey, toplum, başta devlet olmak üzere her türden örgüt, birim demokratikleşmeli. Açıktır ki bu da kendiliğinden gerçekleşebilecek bir gelişme değildir; herkesin gücü yettiğince bu doğrultuda çaba göstermesi gerekiyor. Keşke yalnızca yakınmak yetseydi…

makalenin tümünü okumak için lütfen tıklayınız 

/uploads/editor/images/Ormanlar%20ve%20ormanc%C4%B1l%C4%B1k%20%C3%BCzerine%20sessiz%20tart%C4%B1%C5%9Fmalar%20(60).pdf

Yorumlarınızı Bizimle Paylaşın

Sadece üyelerimiz yorum yapabilir, hemen ücretsiz üye olmak için Tıklayın

(E-Posta adresiniz yayınlanmayacaktır)
Yorumu Gönder
Henüz Yorum Yapılmamış