ÜLKEDE SU BARIŞI DÜNYADA SU BARIŞI 

Analiz ve Sentez -21. Yüzyıl

ÜLKEMİZİN GELECEĞİNİ DOĞRU PLANLAYABİLMEMİZ İÇİN

 

Erdoğan Kutlu 

Makine Mühendisi 

Coğrafi konumu itibariyle dünyanın önemli bir bölgesinde bulunan ve gelişmekte olan ülkemizin gelişmiş ülkeler düzeyine ulaşabilmesi için geleceğini doğru planlaması gerekmektedir.  

Geleceğin doğru planlanması için ; 

  1. Geçmişimizi ve önemli konuları doğru bilmemiz, 
  2. Gelişmiş ülkeler incelenerek doğru planlama yapmamız gerekiyor.

1- GEÇMİŞİMİZİ VE ÖNEMLİ KONULARI DOĞRU BİLMEMİZ ile ilgili olarak; 

Geçmişimiz ve önemli konular hakkında görsel, yazılı ve sosyal medya aracılığı ile sürekli olarak yayınlanan yalan ve iftiralar nedeniyle büyük bir bilgi kirliliği yaratılmakta ve bu bilgi kirliliği Milli Birlik ve Beraberliğimizin oluşmasına engel olmaktadır. Bu amaçla öncelikli olarak topluma doğru bilgilerin acilen verilmesi gerekiyor. Bu bilgiler; 

  • Osmanlı Devleti’nin neden yıkıldığı; 
  1. Balta Limanı Antlaşması (1838) 
  2. Ottoman(Osmanlı) Bank’a sağlanan özel imtiyazlar (1863) 
  3. Düyun-ı Umumiye (1881) 
  4. Mondros Antlaşması (30 Ekim 1918) 
  5. Sevr Antlaşması (10 Ağustos 1920) 
  • Milli Mücadele’nin; 
    1. Nasıl başladığı,
  • 19 Mayıs 1919 Mustafa Kemal’in Samsun’a gelişi
  • 22 Haziran 1919 Amasya Tamimi (Ülke bütünlüğü tehlikededir)
  • 23 Temmuz 1919 Erzurum Kongresi (Manda ve Himaye kabul edilemez)
  • 4 Eylül 1919 Sivas Kongresi (Manda ve Himaye kabul edilemez)
  • Ankara’ya hareket
    1. Hangi engellerle karşılaştığı, 
      • Şeyhülislam tarafından Mustafa Kemal ve arkadaşları hakkında idam fermanı çıkarıldı. 
      • İngiliz yardımı ile “HİLAFET ORDUSU” kuruldu ve başkanı Padişah Vahdettin, yardımcısı da Damat Ferit oldu. 
      • İngiliz yardımı ile “TEALİ-İ İSLAM CEMİYETİ” kuruldu ve başkanı Şeyhülislam Mustafa Sabri, yardımcısı da İskilipli Atıf oldu. 
      • İngiliz ve Fransız destekli iç isyanlar başlatıldı (Koçgiri, Dersim, Anzavur, Şeyh Said, …..isyanları gibi)
      • 16 Mart 1920 tarihinde İngiliz’ler İstanbul’u işgal etti. 
      • 18 Mart 1920 tarihinde İstanbul’daki Meclis-i Mebusan kapatıldı. 
  1. c) Nasıl başarıldığı, 
      • 23 Nisan 1920 tarihinde Ankara’da Büyük Millet Meclisi kuruldu. 
      • Doğuda Ermeni işgaline karşı taarruz hareketinin başlatılması ve Ermeni işgaline son verilmesi (Gümrü Antlaşması 3 Aralık 1920 ) 
      • 1. ve 2. İnönü Savaşları(6 Ocak 1921 – 10 Ocak 1921 ) 
      • Sakarya Savaşı ve zaferi (13 Eylül 1921) 
      • Büyük Taarruz ve Zafer (30 Ağustos 1922) 
      • Mudanya Mütarekesi (11 Ekim 1922)
      • Saltanatın Kaldırılması (1 Kasım 1922)
      • Padişah Vahdettin’in İngiliz gemisi ile kaçması (17 Kasım 1922) 
      • Lozan başarısı (24 Temmuz 1923) 
      • 16 Mart 1920 tarihinde İstanbul’u işgal eden İngilizlerin 6 Ekim 1923 tarihinde İstanbul’u terk etmesi 
      • Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulması ve Egemenliğin Millete Verilmesi (29 Ekim 1923) 
      • Halifeliğin Kaldırılması (3 Mart 1924)
      • Kabotaj Kanununun Çıkarılması (1 Temmuz 1926)
      • Montrö (Montreaux) Boğazlar Sözleşmesi (20 Temmuz 1936) 
  • Milli Kalkınmanın nasıl sağlandığı; 
    1. Milli Bankaların kurulması 
      • Türkiye İş Bankası’nın, 
      • Sümerbank’ın, 
      • Etibank’ın, 
      • Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın, 
      • Denizcilik Bankası’nın, 
      • Halk Bankası’nın kurulmasını 
    1. Milli Sanayilerin kurulması 
  • Karabük Demir Çelik fabrikasının,
  • Kırıkkale Silah fabrikasının,
  • Kayseri Uçak fabrikasının,
  • Alpullu Şeker fabrikasının, 
  • Nazilli Tekstil fabrikasının, 
  • İzmit Kağıt fabrikasının, 
  • Turhal Şeker fabrikasının, 
  • Merinos Yünlü Mamuller fabrikasının, 
  • Bursa İpekiş İpekli mamulleri fabrikasının, 
  • Paşabahçe Cam Sanayii vb. gibi sanayilerin kurulmasını 
    1. Uluslararası Pazarlama amacıyla 
      • İzmir Fuarı’nın düşünülmesi, 
      • Dünyada bir ilk FUAR GEMİSİ’nin hazırlanması ve Akdeniz ile Avrupa Limanlarına gönderilmesi 
  • Çağdaşlaşmanın nasıl sağlandığı; 
      • Egemenliğin millete verilmesi (29 Ekim 1923)
      • Eğitim reformunun yapılması (Tevhid-i Tedrisat Kanunu ile Eğitimin Birleştirilmesi; 3 Mart 1924)
      • Dini Mahkemelerin Kaldırılması ve Yargıda Birliğin Sağlanması (8 Nisan 1924)
      • Ankara Hukuk Fakültesi’nin Açılması (5 Kasım 1925)
      • Tekke, Zaviye ve Türbelerin Kapatılması (30 Kasım 1925)
      • Saat ve takvimin uluslararası uygulamalara uyarlanması (24 Aralık 1925)
      • Milletlerarası Saat ve Takvimin Kabulü (26 Aralık 1925)
      • Medeni Kanun’un çıkarılması (17 Şubat 1926)
      • Hutbenin Türkçe Okunması (3 Şubat 1928)
      • Türk Harflerinin Kabulü (1 Kasım 1928)
      • Millet Mekteplerinin Açılması (1 Ocak 1929)
      • Kadınlara Seçme ve Seçilme Hakkının Tanınması (3 Nisan 1930)
      • Milletlerarası Ölçülerin Kabul Edilmesi (26 Mart 1931)
      • Halkevlerinin Kuruluşu (19 Şubat 1932)
      • İstanbul Üniversitesi’nin Kurulması (31 Mayıs 1933)
      • Kılık-kıyafet reformunun yapılması (3 Aralık 1934)
      • Ankara’da Dil ve Tarih – Coğrafya Fakültesinin Açılışı (9 Ocak 1936)
      • Köy Enstitülerinin Kurulması (17 Nisan 1940)
      • Vb……
  • 10 Kasım 1938’den itibaren bugünlere nasıl gelindiği; 
    1. İnönü dönemi 
      • Hatay’ın T.C.’ne katılması (30 Haziran 1939)
      • 2. Dünya Savaşı’na girilmemesi nedeniyle seferberlik ilan edilmesi 
      • Üretim ve vergi gelirlerinin azalması sonucu “varlık vergisi” konması 
      • Karaborsacılığın önlenmesi amacıyla Karne döneminin başlatılması 
      • 1948 yılında Marshall yardımına “EVET” denilmesi 
      • Çok partili sisteme geçilmesi 
  1. b) Demokrat Parti dönemi 
      • Kore’ye asker gönderilmesi
      • NATO’ya girilmesi 
      • Kayseri Uçak Fabrikasının kapatılması 
      • Köy Enstitülerinin kapatılması,
      • Halk Evlerinin kapatılması 
      • Köyden kente göç başlaması ve kentlerin etrafında gecekondulaşmanın başlaması 
      • Gecekondu bölgelerinin önce ticari rant, sonra da siyasi rant merkezleri olması 
      • Yabancı sermayeye özel teşvikler verilmesi (Vita, Sana, Coca-Cola, Pepsi, süt tozu, vb. ithal ürünler ile tanışılması 
      • Karayolu ulaşımına öncelik verilmesi (ABD ve Avrupa otomobilleri, lastikleri ve yakıt istasyonları ile tanışılması) 
      • 1958 yılında IMF’ye başvurulması 
      • 27 Mayıs 1960 tarihinde TSK tarafından milletin egemenliğine müdahale edilmesi 
  1. c) TSK dönemleri “Millet Egemenliği”ne müdahale 
      • 27 Mayıs 1960 
      • 12 Mart 1971 
      • 12 Eylül 1980 
      1. Koalisyon dönemleri 
      2. Siyasi Partilerin iktidarları 
      • Adalet Partisi dönemleri 
      • Anavatan Partisi dönemleri 
      • Adalet ve Kalkınma Partisi dönemleri 

Topluma gerçek belgeler ile anlatılmalı. Örneğin; Atatürk tarafından tam bağımsız, anti emperyalist, çağdaş bir ülke olarak teslim edilen Türkiye Cumhuriyeti’nin, 

      • NATO’ya niçin girdiği, 
      • Kayseri uçak fabrikası ve Köy Enstitülerinin niçin kapatıldığı, 
      • 1923-1938 arası kurulan bankalar ile sanayi tesislerinin niçin satıldığı(Sümerbank ve tesislerinin, Etibank ve tesislerinin, Denizcilik Bankası ve bağlı tesislerinin) 
      • Tekel, Telekom, Tüpraş, Petkim ve Seka gibi kamuya ait tesislerin niçin satıldığı, topluma anlatılmalı. 
  • Demokrasi, Monarşi ve Cumhuriyet arasındaki farkların neler olduğu; 
      1. Demokrasinin; Anayasa, Seçim Sistemi, Siyasi Partiler Kanunu ve Hukuk Kuralları ile bir bütün olduğu topluma gerçek belgelerle anlatılmalı. 

Ülkelerin yönetim sistemleri incelendiğinde, demokratik kuralları tercih eden ülkelerin diğer ülkelere göre daha gelişmiş ve çağdaş oldukları görülmektedir. Demokratik kurallar, Monarşi ve Cumhuriyet ile yönetilen ülkelerde de tercih edilerek uygulanmaktadır. 

      1. Monarşi ile yönetilen ve demokratik kuralları benimsemiş bazı Avrupa ülkeleri (İngiltere, İsveç, Norveç, Danimarka, Belçika, Hollanda ve Luxemburg) incelenecek olursa, bu ülkelerin bilim, teknoloji, ekonomi, kültür ve sanat alanlarında son derece gelişmiş oldukları görülmektedir. 

Monarşi ile yönetilen ancak demokratik kuralları uygulamayan ülkelerde ise, örneğin Arap yarımadasında, babadan oğula geçen şeyhlik sistemi bulunmaktadır. Tek söz sahibi şeyhtir. Petrol gelirleri sayesinde milli gelirleri yüksek gözükse de milli gelirin dağılımı adil değildir. Asıl gelir şeyh ve hanedan üyelerine dağıtılır. 

Babadan oğula geçen ve 600 yıl süren Osmanlı Devleti, Avrupa’daki Rönesans ve reform hareketlerini, demokratik sistemi, laiklik uygulamasını, bilim ve teknolojideki gelişmeleri, sanayileşme ile kültür ve sanat alanlarındaki gelişmeleri dikkate almamasının faturasını önce Düyun-ı Umumiye’yi, sonra Mondros’u ve daha sonra da Sevr’i imzalayarak ve topraklarının büyük bir kısmını da kaybetmek suretiyle ödemiştir. 

      1. Cumhuriyet ile yönetilen ülkelerde ise demokratik kuralları tercih etmeyenler çoğunluktadır. Halk seçim sandığına gidiyor. Ancak seçme şansı sınırlı ve adil olmayan seçim sistemi uygulanıyor. 

Örneğin; 

Afganistan, Pakistan, İran, Irak, Suriye, Mısır, Libya, Sudan…vb. gibi Cumhuriyet rejimi ile yönetilen ülkelerde demokratik kurallar, Laiklik ve Çağdaş Eğitim sistemleri ile insan hakları ve özgürlükleri reddediliyor. 

Cumhuriyet rejimi ile yönetilen Çin, Rusya, Orta Asya ülkeleri, Orta ve Güney Amerika ülkeleri ile Afrika ülkelerinde de bazılarında Komünizm sistemi, bazılarında ise Başkanlık Sistemi adı altında tek adama dayalı yönetim sistemleri uygulanmakta ve Demokratik kurallar reddedilmektedir. 

İnsanlar çağdaş yaşam kültüründen ve gelecek güvencesinden yoksun, mutsuz bir şekilde yaşamlarını sürdürmektedirler. 

Cumhuriyet rejimi ile yönetilen ve Demokratik kuralları tercih eden ülkeler ise çağdaş ve gelişmiş ülkeler düzeyine ulaşmışlardır. 

  • “Laiklik ve çağdaşlık nedir” topluma doğru anlatılmalı; 

-Laiklik, İnanç ve İbadet özgürlüğüdür. Hukuk kurallarına uygun yönetim sistemidir. Hukuk kuralları tartışılabilir ve yenilenebilir. Dini kurallara uygun yönetimlerde ise tartışma yapılamaz ve sadece biat edilir. Laiklik çağdaşlıktır, çağdaşlık ise akıl ve bilimdir, sanattır, sorgulamaktır, araştırmaktır, geliştirmektir. Bilimsel düşünmek ve bilimsel devrimler yapmaktır. Ancak din tacirleri tarafından söylenen yalan ve iftiralar ile toplumda yaratılan “laiklik dinsizliktir” algısının gerçeklerle yüzleştirilmesi sağlanmalıdır. 

  • İslamiyet topluma doğru anlatılmalı; 

-İslamiyet bir devrimdir. İslamiyet ile ruhban sınıfı, kölelik ve sınıf farkları kaldırılmıştır. İslamiyet’in temeli dürüst, ahlaklı, çalışkan ve faydalı olmaktır. İslamiyet’te gerçek ibadet, ruhban sınıfı kaldırıldığı için bizleri yaratan Yüce Allah’ın huzuruna yalnız çıkılarak yapılması yönündedir. 

-Ancak İslamiyet’in kurucusu Hz. Muhammed’in vefatı ile beraber bu devrim sona ermiştir. Çünkü, Kur’an-ı Kerim’de olmayan mezhepler, tarikatlar, cemaatler kurularak ruhban sınıfı, kölelik ve sınıf farkları tekrar getirilerek İslamiyet özünden ayrılmıştır. 

-Mütedeyyin kesimler hariç, İslamiyet şu an özde değil, sözde ve şeklen İslam gibi gözükerek makam, mevki ve servet sahibi olan din tacirleri tarafından temsil edilmektedir. Din tacirlerinin en büyük düşmanı çağdaşlıktır. Çünkü çağdaşlığın temelinde soru sormak, araştırmak ve gerçekleri ortaya çıkarmak vardır. Bu da onların en büyük korkusudur. İslamiyet düşmanı bu din tacirlerinin yönettiği ülkelerde Biat(kabul) kültürü vardır ve biat etmek zorunludur. Sorgulamak, araştırma yapmak yasaktır. Düşünmek ve güzel sanatlar (resim, müzik,tiyatro, heykel vs.) yasaktır. 

-Oysa, İslamiyet’in kurucusu Hz.Muhammed “İlim Çin’de de olsa gidin alın” demişti. Özetle, İslamiyet’in özüne dönebilmesi için önce din tacirlerinden kurtarılması ve topluma gerçek İslamiyet’in anlatılması gerekiyor. Bu nedenle her Müslüman Kur’an-ı Kerim’i muhakkak okumalıdır. 

  1. Gazi Mustafa Kemal Atatürk şayet olmasaydı; 

-10 Ağustos 1920 tarihinde Fransa’nın Sevr şehrinde padişah Vahdettin adına damadı Ferit tarafından imzalanan Sevr Antlaşması ile bu antlaşmanın nasıl geçersiz kılındığını her Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı bilmelidir. 

-Bunun için her T.C. vatandaşı Sevr Antlaşması ile NUTUK’u mutlaka okumalıdır. 

19 Mayıs 1919 tarihinde Mustafa Kemal’in önderliğinde başlatılan Milli 

Mücadele’nin ilk hedefi emperyalistlerin işgal ettiği topraklardan kovulması, ikinci hedefi ise Tam bağımsız Anti-emperyalist Çağdaş Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulması idi. 

-Mustafa Kemal’in üstün dehası ile ilk hedef başarıldı ve ikinci hedefin çalışmalarına başlandı. 600 yıl ümmet olarak yaşayan insanlar T.C.’nin kurulması ile beraber millet ve vatandaş oldular. Öncelikle çok düşük olan okuma yazma oranı ve fert başına düşen milli gelirin artırılması çalışmaları ile başlandı. Bu amaçla yapılması gereken çağdaş devrimler ile Milli Kalkınma Projesi’nin uygulanması çalışmalarına başlandı. 

-Çağdaş devrimler olarak, Laik ve Çağdaş Eğitim sistemine geçildi. Köylerin kalkınması için üretim amaçlı ihtisas köyleri “Cumhuriyet Köyleri” nin kurulması, kooperatifleşmenin sağlanması, topraksız köylüye toprak verilmesi ve eğitimleri için de “Köy Enstitüleri”nin kurulması çalışmaları başlatıldı. 

-Sanayileşmek için, önce milli bankalar kuruldu (Türkiye İş Bankası, Sümerbank, Etibank, Denizcilik Bankası, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, Halk Bankası). 

Sonra öz kaynaklara dayalı tasarruflar ile milli sanayiler (Karabük demir-çelik, 

Kırıkkale silah fabrikası, Kayseri Uçak fabrikası, Nazilli bez, Alpullu şeker, Turhal şeker, Merinos yünlü mamuller, Paşabahçe Cam, İzmit kağıt fabrikası…vb) kuruldu. 

-Ulaşım alanında da karayollarına ve özellikle demiryollarına ve limanlar ile bağlantılarına büyük önem verildi. 

-Ayrıca üretilecek ürünlerin uluslararası pazarlarda pazarlanabilmesi için dünyada bir ilk olan FUAR GEMİSİ projesi hayata geçirildi. İçinde İş Bankası şubesinin de bulunduğu gemi 1926 yılında Akdeniz ve Kuzey Avrupa ülkelerinin limanlarına gönderildi. Amaç yeni kurulmuş olan TC’nin tanıtılması idi ve çok etkili oldu. 

-Gazi’nin en büyük hedefi, çağdaş eğitim sistemleri ile çağdaş bir toplum yaratmak ve özkaynaklara dayalı milli ekonomiyi oluşturarak tam bağımsız, anti-emperyalist, çağdaş, güçlü ve mutlu Türkiye’yi kurmak ve demokrasiye geçmek idi. Ancak 10 Kasım 1938 tarihinde kaybetmemiz ile heyecanımızı da kaybettik. 

-Çağdaş eğitim sistemleri ile halkın eğitim düzeyi yükseltilmeden ve fert başına milli gelir arttırılmadan ve demokrasiye geçilmeden çok partili sisteme geçilmesi sonucu tam bağımsız, anti-emperyalist, çağdaş Türkiye hedefinden vazgeçildi.  

-Sonra, toprak reformu iptal edildi, Köy Enstitüleri kapatıldı, NATO’ya girildi ve yabancı sermayeye önemli teşvikler verildi. Köyler üretim merkezi olmaktan çıkarıldığı için köyden kente iş için göç başladı. Kentlerin etrafı önce ticari rant, sonra da siyasi rant merkezleri haline dönüştü. Milletin efendisi olan üretici köylülerimiz milletin hizmetçisi olmaya başladı. 

-Özelleştirme adı altında milletin tasarrufları ile yapılan milli tesislerimiz ile milli bankalarımızın çoğu satıldı. 

-Çağdaş eğitim ile devrimlerden ve “Milli Kalkınma Projesi”nden vazgeçildi. -Sonuçta geldiğimiz noktada cari açık nedeniyle dış borçlar sürekli artmaya başladı ve halen devam ediyor. 

Oysa 1923-1938 tarihleri arası 15 yıl ekonomideki büyümesi ile dünyaya örnek olan yeni Türkiye Cumhuriyeti, Osmanlı Devleti’nin borçlarını da ödedi ve hiç borç bırakmadı. Milli Bankalar, Milli Sanayiler ve çağdaşlaşma yolunda gelişen onurlu, huzurlu ve örnek bir ülke bıraktı. 

İşte, yalan ve iftiralarla kötülenen milli mücadele kahramanı ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk bu. Eğer olmasaydı, milli mücadele olmayacak, Sevr uygulanacak ve T.C. kurulamayacaktı, bizler de T.C. vatandaşı olamayacaktık. 

Bu konuların topluma gerçek bilgi ve belgelerle anlatılması son derece önem arz etmektedir. Böylece yalan ve iftiralar ile bozulmuş olan MİLLİ BİRLİK ve BERABERLİĞİMİZ tekrar sağlanmış olacaktır. 

Artık ülkemizin gelişmekte olan ülke düzeyinden tam bağımsız, anti-emperyalist, çağdaş ve güçlü, gelişmiş ülkeler düzeyine çıkabilmesi için geleceğe yönelik projelerimizi hazırlamamız ve yaratılacak Milli Sinerji’nin gücü ile gerçekleştirmemiz mümkün olabilecektir.  

  1. GELİŞMİŞ ÜLKELER İNCELENEREK GELECEĞİMİZ İLE İLGİLİ DOĞRU PLANLAMA YAPMAMIZ; 

 Gelişmiş ülkelerin, bu düzeye gelmeleri incelendiğinde temelde hukuk devletine, yargı bağımsızlığına, demokrasiye, bilime, teknolojiye, ekonomiye, dış ticarete, dış yatırımlara ve sanata büyük önem verdikleri görülmektedir. Ülkemizin de gelişmiş ülkeler düzeyine çıkabilmesi için planlamamızın temelini; DEMOKRASİ, EĞİTİM, BİLİM VE TEKNOLOJİ, EKONOMİ, BAĞIMSIZ VE GÜÇLÜ MİLLİ SAVUNMA, ÇAĞDAŞLAŞMA olarak düşünebiliriz. 

  1. DEMOKRASİ 

Demokrasinin temeli, hukukun üstünlüğü ve yargı bağımsızlığıdır. “Adalet Devletin 

Temelidir”. Bu amaçla hazırlanacak olan; 

  1. Demokratik anayasa ile, yasama, yürütme ve yargı bağımsızlığının sağlanması, ayrıca kurucu iradeye ve anayasamızın değiştirilemez maddelerine bağlı olunması ve “Egemenliğin kayıtsız şartsız milletin” olması temel olmalıdır. 
  2. Demokratik seçim sistemi ile, eşit seçmen sayılı, dar bölge ve iki (2) dereceli seçim sistemine geçilmesi, 
  3. Demokratik siyasi partiler kanunu ile, ön seçim zorunluluğunun getirilmesi ve programların da kurucu iradeye ve anayasaya bağlı olacaklarının taahhüt edilmesi, 
  4. Demokratik Hukuk Kuralları temel olmalı ve hukuk devleti olmamız hedefimiz olmalıdır. 
  • EĞİTİM, BİLİM VE TEKNOLOJİ 

Bilim ve teknolojide gelişmiş ülkeler düzeyine ulaşabilmemiz için “Bilimsel Devrimler” yapmamız gerekiyor. Bilimsel devrimler yapabilmemiz için ise; 

      1. Eğitim sistemimizin okul öncesinden başlamak üzere, ezberci yapıdan uygulamalı eğitim sistemine geçmesi, çağdaş ve milli olması 
      2. Okullararası bilgi yarışmalarının düzenlenmesi 
      3. Üniversitelerin özerk olması ve YÖK’ün konumunun yeniden belirlenmesi 
      4. Ana okullarından başlamak üzere orta ve yüksek öğretimde görev yapacak öğretim üyelerinin özel eğitim almalarının zorunlu olması 
      5. Gelişen teknolojilerin beraberinde getirdiği yeni meslek dallarının eğitim sistemlerimize ilave edilmesi. (ışık, ışın, enerji, robot, mekatronik, bio-tıp, bio-tech, finans mühendisliği gibi.) 
      6. Türkiye Teknoloji Merkezi’nin kurulması ve bünyesinde genetic-tech, high-tech, nano-tech, energy-tech, robotic-tech, ve space-tech enstitülerinin bulunması 
      7. Teknoloji fonunun oluşturulması, kaynak olarak teknoloji yoğun ürünlerin ithalatından vergi alınması 
      8. Teknoloji proje yarışmalarının (Proje-Türk) düzenlenmesi ve kazanan projelerin patentleri verilerek kurulacak “proje pazarları”nda sergilenmesi 
      9. Bilim ve teknolojideki gelişmeler hakkında kamuoyunun sürekli olarak bilgilendirilmesi, sağlanmalıdır. 
  • EKONOMİ 

Dünya ve uzay pazarlarında yaşanan bilim-teknoloji, finans ve yatırım savaşları hızla devam etmektedir. Dördüncü sanayi devrimini (Sanayi 4.0) yaşayan gelişmiş ülkeler, yapay zekalı yönetici robotları, nano-chip’leri, elektriğin kablosuz iletimini, insansız akıllı fabrikaları ve cisimlerin ışınlanabilmesi konularındaki ar-ge çalışmalarını gerçekleştirerek beşinci sanayi devrimine (Sanayi 5.0) geçmeye çalışıyorlar. Gelişmiş ülkelerde üretimler artık uydu iletişimli cihazlar ile yönetilen robotlar tarafından yapılıyor. Daha fazla üretiyorlar, daha ucuza mal ediyorlar. Çünkü robotların maaşı, sendikası, sosyal güvenlik masrafı vs. giderleri yok. Bu nedenle “gelişmekte olan ve emek yoğun ağırlıklı üretim yapan ülkemizi” zor günler bekliyor. 

Çözüm: Ekonomimizin ileri teknoloji ağırlıklı üretime yönlendirilmesi ve teşvik edilmesi. Bunun için ; 

    1. T.C. Ziraat Bankası’nın “ihtisas bankası” konumuna dönmesi ve birim araziden, birim hayvandan en yüksek verimin nasıl alınacağı projelerini hazırlayacak uzmanlara sahip olması. Bu konuda Tarım Bakanlığı ile müşterek çalışmalar yapması ve üreticilere hem bilgi ve hem de düşük faizli-uzun vadeli krediler vermesi. 
    2. Köylerimizin üretim amaçlı kooperatifler kurmaları ve köy koop.lerinde üretim ve pazarlama amaçlı Köy Koop. Birliklerini kurmaları ve bu birlikler tarafından üretim-pazarlama ve turizm amaçlı İhtisas Köyleri’nin kurulmasının teşvik edilmesi ve Köy Enstitüleri ile Tarım Liselerinin tüm il ve ilçelerimizde kurulması sağlanmalıdır. Bu konuda 1937 yılında bizzat Atatürk tarafından hazırlanmış olan “Cumhuriyet köyü” projesinden ve köy enstitüleri müfredatı ile uygulanmalarından yararlanılabilir. 
    3. Organize Tarım Bölgeleri ile Organize Hayvancılık Bölgeleri kurulmasının teşvik edilmesi: 

Modern usuller ve genetic-tech uygulamaları ile birim araziden ve birim hayvandan en yüksek verimin alınacağı ve son ürünlerin elde edilerek iç ve dış pazarlara sunulabilmesi için Tarım Bakanlığı ile T.C. Ziraat Bankası’nın koordinatörlüğünde organize tarım ve hayvancılık bölgelerinin kurulması amacıyla yatırımcılar teşvik edilmelidir.

    1. Türkiye Teknoloji Bankası’nın kurulması: 

Teknoloji yoğun projelere düşük faizli-uzun vadeli kredi sağlamak amacıyla “ihtisas bankası” konumunda “Türkiye Teknoloji Bankası” nın kurulması sağlanmalıdır. Patenti alınmış teknoloji yoğun projelerin ipotek edilebileceği bu tür bir ihtisas bankasının kurulması teknoloji ar-ge çalışmalarını hızlandıracaktır. Kaynak olarak ta oluşturulacak “teknoloji fonu”ndan ve uzun vadeli SGK kesintilerinden istifade edilebilir. 

    1. Organize Teknoloji Bölgeleri kurulmasının teşvik edilmesi: 

Teknoloji yoğun üretim yapacak sanayilerin bir arada olacağı ve bünyesinde teknoloji ar-ge merkezlerinin, teknoparkların ve teknoloji bankasının bulunacağı Organize Teknoloji Bölgelerinin kurulması teşvik edilmelidir. Kurulacak teknoloji bölgelerinde öncelikle ithal etmekte olduğumuz bilgisayar, GSM cihazları, navigasyon cihazları, micro ve nano-chip’ler, süper iletkenler, ileri malzemeler, yapay zekalı robot ve robotik sistemler, tıbbi cihazlar, kalp pilleri, ameliyat iplikleri, gaz türbinleri, uçaklar, yakıt pilleri, güneş enerjisi foto voltaik sistemleri, rüzgar enerjisi sistemleri, hidrojen enerjisi sistemleri, güneş uyduları, yayın uyduları, meteoroloji uyduları, geodezik uydular ve lazer cihazları gibi teknoloji yoğun ürünlerin üretilmesi. 

    1. Organize Savunma Sanayi Bölgelerinin kurulması; 

Akıllı füzeler, robot askerler, lazerli savunma silahları, akıllı savunma giysileri (su ve ısı geçirmeyen ve hafif olan), sahra hastaneleri, istihkam araçları, muhabere ve muharebe araç ve teçhizatları, en son teknolojiyi ihtiva eden toplar, tanklar, helikopterler, savaş uçakları, savaş gemileri, denizaltılar, torpidolar, uçaksavarlar, … gibi savunma araç ve gereçlerinin üretileceği “Organize Savunma Sanayi Bölgeleri”nin kurulması teşvik edilmelidir. 

    1. Türkiye Çevre Bankası’nın kurulması: 

Temiz hava, su, toprak ve gıda için geliştirilen çevre teknolojileri (arıtma ve filtre sistemleri ) ile ilgili üretim yapacak sanayilere ve kullanacak olan tesislere düşük faizli-uzun vadeli kredi vermek amacıyla Türkiye Çevre Bankası’nın kurulması sağlanmalıdır. Kaynak olarak da, çevre vergilerinin toplanacağı “Çevre Fonu”ndan sağlanabilir. Ayrıca küresel bir sorun olan çevre kirliliğinin önlenmesi amacıyla Birleşmiş Milletler nezdinde girişimde bulunarak Dünya Çevre Bankası kurulması çalışmalarının da başlatılması uygun olacaktır. 

    1. Deniz Ticaret Bankası’nın kurulması: 

Gemi inşa sanayimizin ve deniz ticaretimizin geliştirilmesi ve güçlendirilmesi amacıyla Deniz Ticaret Bankası’nın kurulması sağlanmalıdır. Banka tarafından, gemi inşaası, uluslararası deniz taşıması ihaleleri, cross-trade taşımaları ve bare-boat kiralama işlemlerinde işletmelerin desteklenmesi sağlanabilecektir. 

    1. Uluslararası Ticaret ve Yatırım Bankası’nın kurulması: 

Ürünlerin uluslararası pazarlarda pazarlanabilmesi, ülkelerarası ticaret yapılması ve yatırımlar yapılması için gerekli finansın temini amacıyla Uluslararası Ticaret ve Yatırım Bankası’nın kurulması sağlanmalıdır. 

    1. Giderlerin azaltılması için gerekli reformların yapılması: 

Bütçemizin ve dış ticaretimizin açık vermemesi, fazla vermesi hedefimiz olmalıdır. Bunun için bütçedeki giderlerin azaltılması ve gelirlerin arttırılması için bazı reformların yapılması gerekiyor;

  • Kamu Reformunun yapılması: 

Kamuda norm kadro ve liyakat sistemine geçilmesi, lüzumsuz birimlerin kapatılması ve israfın yasaklanması

  • SGK reformunun yapılması 

Emekli milletvekilliği ile kamudan emekli olanlar için ek gösterge ödemesinin iptal edilmesi, emekli sisteminin bireysel olması ve sağlığın ayrılması 

  • Enerji Reformunun yapılması 

İthalatımızda önemli bir yer tutan petrol ve doğalgaz ithalatının azaltılması ve elektrik enerji ihtiyacımızın tamamının güneş, hidrojen, rüzgar ve HES’lerden temin edilmesi için seferberlik ilan edilmesi ve her türlü teşviğin sağlanması. Deniz, hava, kara ve demiryolu araçlarının üretiminde elektrikli ve hidrojenli sistemlerin teşvik edilmesi.

  • İthalat Reformunun yapılması: 

İthal edilen tüm ürünlerin, öncelikle tarım ve hayvancılık ürünlerinin yerli üretilmesinin teşvik edilmesi 

  • Dış Finans kuruluşlarına ve konsorsiyumlara ödenen yüksek faiz ve masrafların gözden geçirilmesi 
  • Vergi reformunun yapılması:

Gelirlerin arttırılması için gerekli reformların yapılması:

Gelişmiş ülkelerdeki vergi tahakkuku ve tahsilatı örnek alınarak yapılması. Vergi affı olmaması 

  • Kayıt dışı ekonominin kayıt altına alınması 

-Maliye-Mükellef bilişimini online olarak sağlayacak yazarkasa sistemine geçilmesi, tahakkuk ve tahsilat işlemlerinin otomatik olarak yapılması.

-Senet ve çeklerin bankaların sorumluluğunda olması ve bankalar tarafından maliyeye ve merkez bankasına bildirilmesi(hamiline senet ve çek yasaklanmalı) 

-Döviz büfelerindeki alım satımın anında online olarak maliye ve merkez bankasına bildirilmesi 

-Akaryakıt istasyonlarının sürekli kontrol edilmesi 

-İnşaatların maliyet-satış ve kar durumlarının sürekli denetlenmesi 

  • Nereden buldun yasasının çıkarılması
  • Servetlerin kaynağının belgelerle açıklanmasının zorunlu olması
  • Teknoloji yoğun üretim ve ihracatının desteklenmesi 
  • Türk Dış Ticaret Konseyi’nin kurulması: 

Uluslararası ticaret ve pazarlama amacıyla lojistik, sigorta, fuarcılık, tanıtım, konaklama gibi hizmetleri verecek Türk Dış Ticaret Konseyi’nin kurulması 

  • Turizmin çeşitlendirilmesi ve uluslararası turizm yatırımlarının desteklenmesi: Gelirlerin arttırılması için turizmin çeşitlendirilmesi (sağlık, spor, kongre, kültür eğitim gibi ve 12 aya yayılması) ve eğitimine önem verilmesi 
  • Uluslararası ticaret ve yatırımların desteklenmesi 
  • Uluslararası sağlık yatırımlarının desteklenmesi 

 

D BAĞIMSIZ VE GÜÇLÜ MİLLİ SAVUNMA 

Savunmamızın bağımsız ve milli olabilmesi için, güçlü bir ekonomiye sahip olmamız gerekiyor. Bunun için milli tasarruflarımız ve geliştireceğimiz milli teknolojilerimiz ile kuracağımız milli savunma sanayilerimiz büyük önem taşımaktadır. Bu tesislerin güvenli bir şekilde işletilmesi ve ordumuzun emin ellerde olması için askeri eğitim de son derece önem taşımaktadır. Askeri okullarda verilecek eğitimlerde vatan sevgisi, kurucu iradeye saygı ve teknolojik ar-ge temel olmalıdır. Ayrıca askeri liseler, harp okulları ve harp akademileri bir bütündür. Liyakat sisteminin temelidir(Çıraklık, kalfalık ve ustalık gibi birbirinden ayrılamazlar). 

Gelişen teknolojilerle uyumlu olarak; 

  1. a) Askeri liselerin deniz, hava, kara olarak 
      1. Harp Akademilerinin deniz, hava, kara olarak 
      2. Siber Güvenlik Komutanlığı’nın 
      3. Uzay Kuvvetleri Komutanlığı’nın 

Kurulması, terfi ve atamalarda liyakata önem verilmesi ve norm kadro zorunlu olmalıdır. 

Sivil vatandaşların Vatani görevleri için verilecek eğitim de son derece önemlidir. Eğitim olarak milli savunma gücümüz, vatan sevgisi, kurucu iradeye saygı ve seferberlik anında neler yapılması gerektiği öğretilmelidir.  

Milli birlik ve beraberliğimizin sürekliliği için de bu gereklidir. 

E ÇAĞDAŞLAŞMA 

Çağdaşlaşma, demokrasinin tercih edildiği, laikliğin, yargı bağımsızlığının ve hukukun üstünlüğünün temel olduğu akıl+bilime dayalı eğitim sisteminin uygulandığı ve güzel sanatlara önem verildiği disiplinli bir yönetim ve yaşam şeklidir. 

Gelişmiş ülkeler bugünkü seviyelerine çağdaş yönetim ve yaşam şeklini tercih etmeleri sayesinde ulaşmışlardır. Bilim ve teknoloji alanlarındaki başarıları ile güzel sanatlar alanındaki başarılarının temeli budur. Çünkü eğitim sistemleri anaokuldan başlamak üzere orta ve yüksek eğitime kadar uygulamalı ve yaratıcılığı geliştirecek şekilde düzenlenmiştir. Öğrenciler özgürce düşünebiliyorlar, sorgulayabiliyorlar, tartışabiliyorlar ve yarışabiliyorlar. Eğitim sistemleri uygulamalı ve ar-ge ağırlıklı. Müfredatları ise siyasiler tarafından değil, gelişen teknolojiler ile ilgili sürekli eğitim alan eğitim uzmanları tarafından belirleniyor. Ayrıca öğretmelerin eğitimi de son derece önemli. Çok yönlü eğitimlerden geçiriliyorlar. Atamalar ve terfiler liyakat esasına göre ve şeffaf bir şekilde yapılıyor. 

Bilim ve teknoloji alanlarındaki gelişmeler hızla devam ediyor ve beraberinde yeni meslek dallarını ve yeni yaşam kültürünü getiriyor. Bu yeni meslek dallarının eğitim sistemimize ilave edilmesi ve bu düzeyde öğretim elemanlarının yetiştirilmesi de son derece önemlidir. 

Bilimsel devrimler yapamayan ve teknoloji yoğun üretim yapamayan, sadece ithal ederek tüketen ve bunu da dış borç ile yapan ülkeleri çok zor günler bekliyor. 

Gelişmekte olan ancak tarım ve hayvancılık ürünleri dahil, enerji hammaddelerini ve teknoloji yoğun ürünleri ithal eden ve sürekli cari açık veren ülkemizin de gelecekte zor günler yaşamaması için çağdaşlaşmayı tercih etmesi ve uygulaması gerekiyor. Tercih milletin ve temsilcilerinindir. 

Kaynak: https://erdogankutlu.com/index.php/ulkemizin-gelecegini-dogru-planlayabilmemiz-icin/

Yorumlarınızı Bizimle Paylaşın

Sadece üyelerimiz yorum yapabilir, hemen ücretsiz üye olmak için Tıklayın

(E-Posta adresiniz yayınlanmayacaktır)
Yorumu Gönder
Henüz Yorum Yapılmamış