Su ,Petrol,Doğalgaz Doğu Akdeniz'e İstikrar Taşır mı ?
29 Ağustos 2014
Akdeniz, tarihi boyunca çok yoğun bir karşıtlığın yaşandığı dinamik bir iç deniz olmuştur.
Bu kadar yoğun karşıtlığın yarattığı dinamik, Akdeniz’i dünyanın en önemli havzalarından biri olarak günümüze kadar getirmiş ve bu nedenle hep dünyanın önemli merkezi olarak görülmüştür.
Bundan 4500 yıl önce ise Doğu Akdeniz’de, kıyıdan çok fazla ayrılmamaya çalışarak, ilerleyen Mısır’lı denizcilere ait nehir tipi tekneler, yerlerini önce açık denizde gidebilen büyük yelkenli ve kürekli gemilere, sonrasında buharlı gemilere ve bugün de yerlerini dev uçak gemilerine, ticaret gemilerine ve petrol tankerlerine bıraktı. Ve her geçen gün biraz daha artan bir hareketlilik içinde Akdeniz dünyada hep önemini korudu. Öyle ki tarihçiler Akdeniz’de hareketsiz bir dönemi yazarken çok zorlandı.
Çünkü Akdeniz’de hareket ve çatışmalar sadece yeni ve daha büyük bir çatışmaya hazırlık yapmak için duruyordu. Ve her yeni çatışma bir öncesinden çok daha büyük boyutlu olmuştur.
Özgün Bir Dünya
Akdeniz organizması tekdüzeliği reddeden bir yapıdır. Bölge içindeki sürekli ticari ve kültürel etkileşimler bölgeyi farklılıkların birlikte olduğu özgün bir dünyaya döndürmüştür. Bu nedenle Akdeniz Dünyası, hem birliğin hem çoğulluğun, hem de çok sesliliğin aynı anda var olmasına izin veren karmaşık bir sistemdir
Akdeniz’in dinamiği süreklidir.Çünkü Akdeniz Havzası’nda her şey karşıtı ile var olur. Bu da bu bölgede hegemonik amaçlı bir birliği zor, çatışmaları ise yoğun ve sürekli kılmaktadır.
“Arap Baharı” olarak adlandırılan isyan ve dönüşüm hareketi yine bir Akdeniz ülkesi olan Tunus’ta başlamış ve daha sonra Mısır ve Libya’yı da içine almıştır. Akdeniz’in güneyi yine Arap Dünya’sında birçok kişinin şaşırdığı tarihsel bir dönüşümün öncülüğünü yapmıştır. Değişim ve dönüşüm Akdeniz için çok zor ve uzak kavramlar değildir. Bölgedeki değişim rüzgarı tarih boyunca, tıpkı bugün olduğu gibi, zaman zaman da çok sert olmak üzere her zaman esmiştir. Ancak bu dönüşüm rüzgarlarının Ortadoğu'daki politik kararsızlıktan da etkilenerek bazen "siyasi hortumlara" dönüşmesi her zaman mümkündür.
Bölgenin bir diğer özelliği de Dünyanın herhangibir yerinde küresel bir güç tarafından yapılan bir hamle hemen Doğu Akdeniz’deki hegemonik karşı atak hazırlıklarını tetiklemesidir. Bölgenin kaderine sanki ilk günden beri hareket ve çatışma yazılmıştır. Bu durum nerdeyse kronik bir hal almıştır. Kısaca Doğu Akdeniz tarih öncesi dönemden taşıdığı hareket ve savaş-yoğun tarihini devam ettirmeye mecburmuş gibi görünmektedir.
Bugünlerde Akdeniz’in Doğusu, tarihinde oldukça sık gördüğümüz “topyekün” hareketli günlerine yine dönme sinyallerini vermeye başlamıştır. Çünkü bölgenin jeopolitiği inanılmaz bir hızda tehlikeli bir noktaya doğru tırmanmaktadır. Bu hızlı değişimin etkisiyle bu bölgenin stratejik öneminde ve geleceğinde, Yeni Güvenlik Politikaları ile Petrol, Doğalgaz ve Su kaynaklarının önemli roller oynayacağı görülmektedir.
Son dönemde bölgede bulunan Petrol ve Doğalgaz rezervleri ve Arap Dünyasında esen rüzgarların
jeopolitik hortumlara dönmesi, Ortadoğu'yu ve Doğu Akdeniz’i bir anda yeniden odak noktası durumuna getirmiştir.
Bu nedenle Doğu Akdeniz’de Güvenlik,Su ,Doğalgaz ve Petrol üzerine oynanan Küresel Satranç’ın hamleleri artmaktadır.Doğu Akdeniz Satrancı Küreselleşmiştir.
Doğu Akdeniz’i Nasıl Bir Gelecek Bekliyor ?
Doğu Akdeniz’in doğu kıyısı Batı Yarımküre’nin güçlerinin çakıştığı noktada bulunur. Avrupa’dan doğuya doğru hareket edip Akdeniz’e egemen olmak isteyen her güç, Doğu Akdeniz’e yönelir. Doğudan yola çıkarak Hindistanla Sudan arasındaki topraklara egemen olmak isteyen güçler için de Doğu Akdeniz bölgesi çok önemlidir. Bunların yanısıra kuzeyden çıkıp güneye yayılmak isteyen güçler de mutlaka Akdeniz’in Doğu kıyısına yönelecektir.
Dünya dengelerindeki değişme olasılığı ile Doğu Akdeniz güvenliği arasında doğrudan bir ilişkinin varlığından söz edilebilir.
Son dönemde Akdeniz ve Doğu Akdeniz’in uzun ve çatışmalarla dolu tarihinde, yeni bir düzen oluşturacak önemli güç hareketleri meydana gelmeye başlamıştır. Akdeniz’de ve Doğu Akdeniz’de, Deniz Üstünlüğü Teorisi kapsamında ABD çıkarları ve güç dengelerini dikkate alarak jeopolitik bir açıdan bakılınca bölgenin olası geleceğini tahmin etmek çok zor değilidir.
Doğu Akdeniz’in bir bütün olarak bölge güvenliği açısından değerlendirilmesi yapılırken bu sınırların görece olarak geçmişten daha geniş olduğu düşünülebilir. Orta ve Doğu Akdeniz ülkelerindeki yönetimleri değiştiren Arap Baharı Rüzgarı, Suriye’nin durumu, Irak ve Suriye’deki parçalanma tehlikesi, Filistin sorunu ve İsrail uygulamaları ve hatta İran olgusu bölgede istikrar ve güvenliğin sağlanmasının kolay olmadığını ortaya koymaktadır. Bölge sürekli olarak enerji biriktiren bir fay durumundadır. Bu fayın harekete geçmesi tetiklenebilir.Bu nedenle bölgede değişim çok hızlı ve doğrusal olmayan bir biçimde gelişebilir. On yıl sonra bölgedeki etkili devletlerin yönetim şekilleri ve dış politikaları da çok farklı olabilir. Bölgede kriz yayı olarak yapılan adlandırma, şimdi daha çok
değişim yayı olarak tanımlanmaktadır.
Bu kapsamda yapılacak stratejik öngörülerin, bölgede daha olağandışı ve hızlı gelişmelerin gerçekleşebilme olasılığını göz ardı etmemeleri gereklidir.Bunlar gerçekleşirken bölgenin doğalgaz ve petrol zenginliklerinin çıkartılması ve taşınması açısından istikrara ihtiyacı olduğu da gözardı edilmemelidir.
Doğu Akdeniz’in Güvenlik Konsepti
Yakın gelecekte Karadeniz, Kızıldeniz, Hürmüz Boğazı ve Körfez’de güvenlik konsepti Akdeniz’le daha çok ilişkili olarak değerlendirilecektir.
Bölgedeki gelişmelere bakıldığında ABD ve müttefiklerinin Doğu Akdeniz Satrancındaki hamlelerle bu enerji güzergahlarını kontrol altında tutarak daha çok Çin’in bu bölgedeki petrol ve doğalgaz kaynaklarına ulaşmasını zorlaştırmaya çalıştıkları görülmektedir.Çin ise bölgede petrol iletim hattı ve sıvılaştırma tesisleri kurmak amacıyla bölgeye girmek için GKRK üzerinden bir hamle yaptı.Bu hamle ekonomik olmaktan çok stratejik bir hamledir .Çin bu oyunda dışarıda kalmak istemediğini Mart 2012 deki gibi zaman zaman göstermektedir.
Bölgede Güvenlik Ortamı Değişti mi ?
Son gelişmeler ile Doğu Akdeniz’deki güvenlik ortamını önemli ölçüde değiştirmiştir. Bu durumun belirsizlikten kurtulması, Atlantik ötesi politikalar için stratejik bir zorunluluk olarak ortaya çıkmaktadır. Doğu Akdeniz’deki bölgesel güç olma iddiasındaki her ülke uzaktaki güçleri doğru yargılayıp kendisinden istenenleri ve dengeleri doğru hesaplamak zorundadır. Bu nedenle bu bölgedeki ülkeler hep uzaktaki talepleri ve tehditleri idare etmek durumunda kalacaktır.Son dönemde Orta Doğu'da IŞİD'e karşı oluşturulmaya çalışılan gücün muharip sınıfları bölge geleceğinde daha etkin pozisyonlara sahip olacaktır.
Doğu Akdeniz’deki bu büyük paylaşım savaşında, bu savaşın bölgesel aktörleri durumundaki İsrail ve Kıbrıs konjonktürel olarak giderek daha da yakınlaşacaktır. Mısır,ABD destekli olarak bölgede dengeleyici güç pozisyonunu koruyacaktır. Orta Doğu'da yaşanan kaos'un sonuçlarına göre Doğu Akdeniz'e kıyısı olacak ülkenin veya ülkelerin yeniden şekillenmesi gündeme gelebilir. Orta vadede de olsa bu Doğu Akdeniz kıyısındaki doğal Gaz ve petrol rezervlerinden pay alacak olan yeni ülkelerin kimler olacağı veya yönetimlerinde kimlerin olacağı bu ülkelerin uluslararası sistemde oynayacakları rollere göre değişebilecektir.
Doğu Akdeniz 2025
Doğu Akdeniz’in 2025 yılına kadar coğrafik görünümünde de geçmişe nazaran büyük farklılıklar olacaktır. Bölge Petrol ve Doğalgaz platformları ile dolacak ve her an seyrüsefer halinde olan gemiler de artacaktır. Ancak bu coğrafik fiziki görünümdeki değişikliğin ötesinde Doğu Akdeniz 2025’e kadar uluslararası ilişkiler açısından da daha çok olumsuz yönde gelişmelere sahne olacaktır. Ortadoğu'daki olası gelişmelere kötümser bir açıdan bakıldığında Doğu Akdeniz güvenliğine yeni tehditler oluşturabilecek gelişmelerin ortaya çıkması muhtemeldir. Ancak bölgenin petrol ve doğalgaz kaynakları ile Kuzey Irak Petrolünün pazara çıkartılması zorunluluğu bölgede kaos içinde denge politikasının sürdürülerek istikrarın sağlanması da zorunlu kılmaktadır.
Bölgede sorunların küreselleşmesi, siyasetin küreselleşmesi ile bölge satrancı da küresel nitelik almıştır. Doğu Akdeniz’de Güvenlik, bölgedeki diğer konularda olduğu gibi küreselleşmiş olmasının dezavantajlarını yaşayacaktır. Bölgesel güvenliği doğrudan veya dolaylı etkileyen devletler ve diğer aktörlerin sayısı daha da artacaktır.
Bölgenin geleceğini analiz edebilmek ve bir Doğu Akdeniz stratejisi belirleyebilmek için bölgesel referans noktaları artık yeterli değildir. Bölge Orta Asya’dan Doğu Akdeniz’e kadar uzanan bir küresel denklemin çok önemli bir parçası olmuştur artık.
ABD, Doğu Akdeniz satrancının teknolojik üstünlüğü de olan en zengin oyuncusu olup bu etkisi uzun süre devam edecektir.
Meteorolojik İklim Değişimi
Yaşadığımız 21. yüzyıl boyunca, dünyanın güvenliğinde birinci dereceden belirleyici olacak olan bölgenin Doğu Akdeniz olacağı kesin gibidir. Çünkü dünyanın en önemli stratejik doğal kaynakları olan petrol ve doğalgazın yanı sıra, önümüdeki yıllarda (2020’lerden sonra mini buzul dönemi yani çok sert kuraklık bekleniyor) su da önem kazanacaktır. Ulaşım ve iletişim alanında son yüzyılda yaşanan teknolojik gelişmeler, ülkelerin artan karşılıklı ilişki ve işbirliği ihtiyaçları ve havzada yaşanan ortak sorunlar, havzayı geçmişe nazaran göreceli olarak küçültmüş ve ortak bir kadere doğru daha da yaklaştırmıştır.Doğu Akdeniz Havzası ülkeler arasındaki ilişkilerin ve karşılıklı bağımlılığın daha da artacağı ve sorunlarına havza bazında da çözümler aranacağı bir coğrafya parçası olmalıdır. Ancak bu güç görünmektedir.
Çünkü Doğu Akdeniz kıyılarındaki ülkelerin bugün çatışan etnik ve mezhepsel yapıları bölgeyi sürekli siyasi gerilim biriktiren fay hatları haline getirmiştir. Aslında bu özellik ve bölgede kullanılan güçlerin kontrolsüz hale gelebilmesi bugün olduğu gibi zaman zaman küresel güçlerin planlarını da zora sokmaktadır..
Bu tehditler Küresel İklim değişiminin tehditleriyle birarada düşünüldüğünde Doğu Akdeniz’de kontrollü bir barış ve istikrar sürecinin bedeli ağır olacaktır.
Tehditler ve Fırsatlar
Ancak bölgenin tüm bu özellikleri bazı bölge ülkelerine hızlı ilerleme şansı da tanıyacaktır. Bölge ülkelerinin çoğu “Kaos içinde barış ve gelişme “politikalarına aşinadır.Türkiye Doğu Akdeniz'e kıyısı olan Orta Doğu'da son dönemdeki gibi yaşanacak birçok jeopolitik hortumda doğru pozisyon seçebilirse bölgede öne çıkacak ve dünya jeopolitiğinde söz sahibi olma olanağını yakalayacaktır
Ancak bu olanağı kullanabilmesi küresel güç dengelerinin bölge dinamikleriyle olan ilişkisini iyi okuyabilmesiyle mümkün olacaktır. Bunun için de bölge satrancında etkili olan güvenlik, petrol, doğalgaz ve su hamlelerini çok iyi takip etmesi gerekecektir.Örneğin Mart 2013'de Mısır Devlet Başkanı Mursi'nin Güney Kıbrıs ile yapılan Münhasır Ekonomik Bölge anlaşmasını değiştirmeye olanak tanıyacak yasayı kabul etmesinden sadece 1 yıl sonra yeni Başkan Sisi GKRY ile ilişkileri geliştirecek bir anlaşma yapmıştır. Anlaşmanın iki ülke arasındaki kesişen ekonomik münhasır bölgede enerji kaynaklarının keşfi ve üretimi temelinde geliştirilecek olan işbirliğinin çerçevesini ve kurallarını belirlediği belirtilmektedir.
Bu hamleler Doğu Akdeniz'de devam edecektir.
Doğu Akdeniz'deki Satranç Tahtası Hiç Kaldırılmaz
Doğu Akdeniz gibi bir bölgedeki satrancın uzun dönem kesin bir galibinin olması mümkün değildir. Bölge tarihine bakıldığında bu açıkça görülür. Bu bölge uluslararası sisteme yön vermek isteyen güçlerin strateji masalarından hiç kalkmayacağı bir bölgedir. Bu nedenle bu satranç bölgesel değil küresel, dönemsel değil sürekli, kazananı ise sabit değil değişken olan bir satrançtır.
İşte tüm bu nedenlerle, Doğu Akdeniz’in en büyük yerleşik gücünü elinde bulunduran Türkiye’nin bu hamleleri çok daha önceden görebilmesi ve hatta ilk hamleleri de yapabilmesi gerekmektedir.
Yorumlarınızı Bizimle Paylaşın
Sadece üyelerimiz yorum yapabilir, hemen ücretsiz üye olmak için Tıklayın