Fergana Patlarsa Orta Asya Yanar
“Eğer özel çabalar gösterilirse Fergana Vadisi bütün Orta Asya'nın
barışçı geleceği için kuluçka makinesi rolü oynar:
Yoksa bütün bölge için bir felaket kaynağı olur.”
A. Tabişaliyeva
Dursun YILDIZ
Su Politikaları Uzmanı
Fergana: Tehdit Altındaki Vadi
Fergana vadisi Orta Asya’da işbirliği veya çatışmanın stratejik coğrafyasıdır. Orta Asyanın ortasında yer alan Fergana Vadisi; Tanrı Dağları, Gisar ve Alay dağlık alanları arasında uzanan büyük bir çöküntüdür. Yüzölçümü 100 000 km2'ye erişmektedir. Sovyet döneminde bu türdeş coğrafi alan üç sosyalist cumhuriyet arasında bölüştürülmüştü. Bu bakımdan bugün, yaklaşık 300 km uzunluğunda ve 100 km eninde bir bölge olarak Kırgızistan'ın güneyini, Özbekistan'ın doğusunu ve Tacikistan'ın kuzeyini kaplamaktadır. İçinden Seyhun (Siri Derya) Nehri geçmektedir.

100 000 yıl ile 40 000 yıl geriye gidilebilen bir tarihte diğer coğrafi bölgelerde olduğu gibi Orta Asya’da da ilk insanların varlığı kanıtlanmıştır.Taş devrinde insanın kullandığı ilk aletlere Tanrı Dağı,Isık Göl’ün yanısıra Fergana vadisinde de rastlanmıştır[1].İlk insanlar dan bu yana Fergana Vadisindeki nüfus artmıştır. Deniz seviyesinden 900 m yukarıda olan bu topraklarda bugün Orta Asya nüfusunun yaklaşık beşte birine karşılık gelen 12 milyon kişi yaşamaktadır. Böylece Fergana Vadisi Kırgızistan'ın nüfusunun %51'ini, Tacikistan nüfusunun %31'ini ve Özbekistan'ın nüfusunun yaklaşık dörtte birini barındırmaktadır. Bu bölgenin nüfus yoğunluğu ülkelerin nüfus yoğunluğu ile kıyaslandığında çok fazladır. Bölgede ortalama 300 kişi/km2, olan yoğunluk bölgenin batısında 450 kişi/km2 ve Andican bölgesinde 500 kişi/km2'ye kadar çıkmaktadır. Bu bölge aynı zamanda, bölgeyi paylaşan üç devletin tarımsal ve sınai üretiminin de büyük bir kısmını karşılamaktadır.
Fergana Vadisindeki en geniş toprak parçası yaklaşık 80 000 km2'lik Kırgızistan toprağıdır. Bunu yaklaşık 26 000 km2 ile Tacikistan ve 19 000 km2 ile Özbekistan izlemektedir.
Fergana'daki Su Sorunu
Fergana Vadisinde yaşanan su sorunu suya ulaşım,suyun kalitesi ve yeraltısuyu yükselmesi ve tuzlanma gibi teknik olarak üç ana başlıkta ele alınabilir.Fergana Vadisinde yeraltısuyu yükselmesi nedeniyle[2] son 10 yılda tarım yapılan alanlardaki tuzlanma oranı % 25’ten % 50’ye çıkmıştır.Fergana Vadisinde tarım yapılan alanların % 31’inde 2003 yılında yeraltısuyu tablası yüzeyden sadece 2 m aşağıda olduğu tesbit edilmiştir.Vadide tarım yapılan alanların % 28’i de yüksek tuzluluk oluşmuştur. Bu da bölgede toprağın verimliliğini ve ürün miktarını önemli ölçüde azaltmaktadır.
Yukarı havzada yapılan sulamalardan geri dönüş suları vadideki sularla birlikte bölgede su kalitesinin düşmesine neden olmaktadır.SSCB döneminde Ceyhun ve Seyhun Havzasındaki sulamalarin drenaj sularını toplamak üzere kollektörlerler yapılmıştır. Burada toplanan sular nehirlere drene edildiğinden nehirlerdeki su kalitesini düşürmüştür.
Sulama Kanalı Kontrol Yapısı. Fergana vadisi /Kırgızistan-Kurshab Özgön Bölgesi
Foto: Dursun YILDIZ –20 Mayıs 2011
Fergana Vadisi’nin ana sulama kanallarının geçtiği Tacikistan ve Özbekistan bölümünde yoğun olan nüfusun içme suyu için kullanılan kaynaklar zirai kirliliğe uğramıştır.Bunun yanısıra bu kaynaklara yukarıdan gelen sularla taşınan endüstriyel kirlilik ve tehlikeli atıklar da karışmaktadır.
Andican Barajı’nın çevresinde yükselen yeraltısuyu Kırgızistan’ın tarım topraklarında tarım yapılmasını engellemiştir. SSCB döneminde başlayan ancak daha sonra artan bu sorun Kırgızistan Özbekistan arasında gerilime neden olmuş ancak iki ülke arasında herhangibir görüşme yapılamamıştır.Son dönemde bu topraklarda çok büyük oranda pirinç yetiştirilmektedir.
Karakum Baraj gölü çevresindeki yer altı su seviyesinin yükselmesi sonucu oluşan tuzluluk nedeniyle bu bölgede yaşayan Tacikler yukarıdaki Kırgız kesimlerine taşınmıştır.Bu da bölgede bazı sorunlar yaratmıştır.Bu bölgede( Arka ve Kistaguz) Kırgız ve Tacikler arasında Kırgızların sulama suyunu drenaj yapmadan kullanması ve Taciklerin arazisini su basmasına neden olması bölgede gerilim yaratmıştır.Bu bölgedeki su ve toprak kullanımı ile ilgili sorunlar yeni olmayıp 1989 yılında Tacikler ve Kırgızlar arasında uzun süren sorunlar yaşanmıştır[1].Halen bölgede bu sorunlar nedeniyle kullanılamayan tarım alanları bulunmaktadır.
Fergana Vadisi Kırgızistan-Kurshab Özgön Bölgesi Dursun YILDIZ 2011
Bölgede Sınırlar Net Değil
Bölgedeki ülkeler arasındaki sınırlar günümüzde hala net olarak çizilememiştir.Örneğin Kirki Dong ve Andican Baraj gölleri etrafında Özbekistan ve Kırgızistan arasında sınırlarla ilgili bir anlaşmaya varılamadığı için bu bölgelerde yerleşim yapılmamıştır.Bunun dışında bölgede diğer ülke topraklarının içinde kıyıdaş ülkeye ait küçük kent toprakları bulunmaktadır.Kırgızistan sınırları içinde Tacikistan ve Özbekistan’a ait olan bu küçük bölgelerin sorunları geçmişe nazaran daha az olmasına rağmen sürmektdir. Bu sorunlar arasında su temini sorunu da vardır.
Bu bölgedeki yoksulluk ve işsizlik nedeniyle Kırgızistan ve Tacikistan nüfusunun % 30’unun çalışmak için Rusya’ya gittiği ancak son dönmede Rusya’nın buna karşı önlemler aldığı belirtilmektedir[1]. Etnik sorunların 1991 ‘den önce de var olduğu söylenebilir. SSCB döneminde sağlanan en düşük yaşam standardı ihtiyacı kısmen karşılıyordu. 1991 sonrasında bu standart ortadan kalkıp denge bozulunca gerilim artmıştır.
Bugün artan iş,aş,konut gibi temel yaşamsal ihtiyaçların karşılanamamasının yarattığı gerilimler su sorunları nedeniyle etnik boyut da kazanarak çatışmalara neden olmaktadır.Örneğin Kırgızistan’da Özbeklerin yoğun olarak bulunduğu Aravan,Özgen ve Karasu bölgelerinde su paylaşımı konusunda çatışmalar yaşanmaktadır.Aynı sorunlar Kırgızistan’ın Batken bölgesinde Tacikler , Kırgızlar ve Özbekler arasında da yaşanmaktadır.
Bölgedeki su ile ilgili sorunlar sadece farklı etnik yapılar arasında değil ancak aynı zamanda tek bir etnik grubun yaşadığı bölgelerde topluluklar arasında da yaşanmaktadır.
Etnik Sorunlar Potansiyel Tehdit Unsuru
Bişkek’teki yetkililer Fergana vadisi başta olmak üzere diğer bölgelerde etnik sorunların hala potansiyel tehdit unsuru olduğunu belirtiyor.Narin İnkuş Bölgesinde Uranyum bulunduğunu belirten yetkililer bunun su vasıtasıyla taşınarak Fergana Vadisini de tehdit ettiğini ileri sürüyor.Bu bölgede en verimli sektör ve en fazla istihdam sağlayan sektör tarım sektörüdür. Bu sektörde Pazar için verimli üretim yapılması da doğrudan sulamaya bağlıdır.
Fergana’daki en önemli sorunlardan biri bölgedeki hızlı demografik değişimdir..Tacikistan Fergana Bölgesinde çok yoğun bir nüfusu sahiptir ve bu nüfus hızla artmaktadır. Bu artış yakın gelecekte bölge dengelerini tehdit edebilir.
Fergana vadisinde su kullanımının dışında en stratejik konu ulaşımdır. Kışın bazı kesimlerde sert kış koşulları nedeniyle kara ulaşımı kesiliyor. Demir yolu ulaşımı da diğer ülkelerin iznine bağlı olacağı için stratejik bir konu haline geliyor.Bu durum bölgenin gerilime ne kadar açık ancak işbirliğine de bir o kadar muhtaç olduğunu ortaya koyması açısından önem taşımaktadır.
Özbekistan yasaları büyük devlet çiftliklerine su kullanımında öncelik tanımaktadır.Bu durumda özel tarim işletmeleri su kullanımında ikincil durumda kalmaktadır. Bu da büyük devlet çiftliklerinde su kullanımındaki vermliliği öne çıkartmaktadır.Bölgede Özbekistan’da büyük kollektif çiftlikler Tacikistan ve Kırgızistan daki küçük ölçekli özel tarım işletmelerinden çok daha fazladır.Sulama sistemi geçmişte büyük kollektif çiftlikler için tasarlanmıştır. Bu nedenle küçük ölçekli tarım işletmelerindeki su kullanımı kontrol edilememekte ve planlanandan daha fazla su kullanılmaktadır.
Fergana 'daki AGİT Projeleri
Fergana Vadisinde AGİT büyüklü küçüklü çeşitli projeleri uygulamaya koymaya çalışmaktadır.Bunların arasında bölgede Tacikistan Kırgızistan arasında sınıraşan sulama kanalındaki suyun birlikte kullanılmasına yönelik model oluşturabilecek projeler de bulunmaktadır[2].Ancak bölge koşullarının birçok açıdan çok karmaşık olması nedeniyle gerçek bir ilerlemeden söz edilmesi şimdilik mümkün değil.
Fergana Vadisi’nin Kanlı Tarihi[1]
Tarihten beri verimli bir toprak parçası olarak bilinen Fergana Vadisi her zaman büyük güçler tarafından kontrol altına alınmaya çalışılmıştır. M. Ö. 104 yılında Çin İmparatoru Wu-ti, Fergana Vadisi’nde bulunan Kıymetli At'ı (Hanxue ma) ele geçirmek için 6 bin kişilik bir ordu sevk etmişti. M. Ö. 102 yılında ise 60 bin kişilik bir ordu tekrar gönderilmişti. Çin ordu komutanı Li Guangli, Fergana Vadisi’ndeki Da-yuan (Yavana) ülkesinin hükümdarını öldürmüş ve yerine kendi yandaşı olan birini tayin etmişti. Ancak bir yıl sonra Çin yanlısı hükümdar yerel güçler tarafından öldürülmüş ve yerine eski hükümdarın kardeşini seçmişlerdi. Fergana Vadisi’ndeki hikâyeler hep bu şekilde devam etmiştir. 627-649 yıllarında Fergana Ülkesi’nin hükümdarı, Batı Göktürklerin bölge komutanı tarafından öldürülmüş ve yerine Göktürk kökenli biri tayin edilmişti. Ancak bir süre sonra eski hükümdarın yakınları Göktürk kökenli yöneticiyi devirerek hâkimiyeti ele geçirmişti. 658 yılında Türklerin Orta Asya bölgesindeki hâkimiyetini kıran Çin ordusu, Fergana Vadisi’ne ulaşmış ve bölgede kendine bağlı bir yönetim tesis etmişti. Ancak 713-715 yıllarında Emevilerin Orta Asya Emiri Kutaybe bin Müslim, Fergana Vadisi’ne girdiğinde Fergana Ülkesi’nin başına başka birini tayin etmişti. Orta Asya’da nüfuz kazanan Tibetliler de, Çin’e karşı Arapları destekliyordu ve Arapların tercih ettiği Fergana Ülkesi hükümdarını destekliyordu. Kutaybe öldükten sonra (715) Çin ordusu tekrar Fergana Ülkesi’ne sefer yapmış ve eski hükümdarı ülkenin başına getirmişti. 720 yılında Çin tarafından kovulan eski hükümdar tekrar hâkimiyeti elde etmede muvaffak olmuştu. 726-727 yıllarında Koreli Budist rahibi Hui Chao, Fergana Vadisi’ne ulaştığında, bölgede kuzey ile güney olmak üzere iki hükümdar (kuzeyde Göktürk kökenli, güneyde ise Arap kökenli) bulunmaktaydı.
7. Yüzyılın başında Batı Göktürk Kağanlığı’nın ülkesinde Türgeş Devleti kurulmuştur[1].720 yılından itibaren Türgeşler Araplara karşı seferlere girişmişlerdir[2].Bu savaşlarda Fergana ,Şaş ve Türgeş kağanları birlikte harekete etmiştir. 737 yılında Horasan’a saldıran Türgeşler Arap ordusuna yenilmiştir. Bu yenilgi sonrası Türgeş devleti zayıflamış ve Çin’lilerin batıdan gelen saldırısına teslim olmuştur.Türgeş Kağanlığının yerini Karluklar almıştır. 820 - 821yıllarında Fergana Ülkesi, Samanî Oğulları hâkimiyeti tarafından ortadan kaldırılmıştı[3]. Sözkonusu dönemde Orta Asya’da mücadele eden büyük güçler Çinliler, Türkler (Göktürkler/Türgeşler), Tibetliler ve Araplar olmuştur.
Fergana Vadisi’nin tarihi kanlı ve karışık bir tarihtir. Bugün ise bu bölgede Orta Asya’da Rusya, Çin ve ABD gibi küresel ve küresel bölgesel güçlerin etkisi sürmektedir[4]. Bu hegemonya kurma çabaları bölgedeki çatışmalarda da kendini göstermektedir.
Stratejik Düşünce Enstitüsü uzmanı Doç. Dr. Erkin Ekrem’in “Kırgizistan’da yaşanan çatışmalar bir provakasyon olup bazı maskeli, askerî kamuflaj giysileri ve polis elbiseleri giymiş paralı askerlere benzer provokatörler, olayların şiddetlenmesine sebep olmuştur” açıklaması dikkat çekicidir.
Doç. Dr. Ekrem’e göre “tarihte olduğu gibi yerel güçler arasındaki mücadelelerin sona ermesiyle ortaya çıkacak bir ortam ve politik pozisyonun belirlenmesine kadar, bölgede kan dökülmeye devam edecektir ve etnikler arasında yaraların sarılması için birkaç nesil geçmesi gerekmektedir. Orta Asya’da istikrar sağlanamadığı takdirde, büyük güçlerin bölgesel çıkarları etkileneceği gibi, büyük güçler arasında da mücadeleler yaşanabilir”[5]
1990, 2005 ve 2010 yıllarındaki Fergana Vadisinde yaşanan olaylarla, tarihte cereyan eden olaylar arasındaki benzerlikler dikkat çekicidir. Bunun için vadide barış ve işbirliğinin egemen olmasına yönelik politikaların bir an önce uygulamaya konması büyük önem taşımaktadır. Bunların başında da suyun vadideki stratejik ve ekonomik önemini dikkate alan sınır aşan su yönetimi politikaları gelmektedir. Su konusunda sağlanacak bir işbirliği vadideki gerilimin büyük oranda ortadan kalkmasına yardımcı olacaktır.
Fergana Vadisi’nin Jeostratejik Önemi
Özbekistan'ın tarımsal ve sınai üretiminin yaklaşık %25'i, Kırgızistan’ın işlenebilir topraklarının ve sınai üretiminin %50’si ve nihayet Tacikistan'ın sinai üretiminin %90'ı ve bu ülkenin işlenebilir topraklarının %75'i bu vadide toplanmıştır[1]. Fergana Vadisi İslam dininin yayılmaya başladığı günden beri birçok din alimi yetiştiren bir bölge olmuştur. Bölge ayrıca Vahabilik, Şiilik hareketlerinin propagandasına maruz kaldığı gibi Afganistan’dan gelebilecek radikal İslam tehdidine de açıktır[2]. Yine Afganistan’da üretilip diğer ülkelere Fergana Vadisi üzerinden ulaştırılan uyuşturucu maddeler için genellikle Bedahşan ve Oş güzergahı kullanılmaktadır.Fergana Vadisinde Özbekistan,Kırgızistan,Tacikistan sınırı halen hiçbir şekilde korunmamakta ve geçişlere uygun bulunmaktadır. Bu koşullar teröristlerin bu ülkelere kolaylıkla geçişlerine olanak tanımaktadır.
Sovyet rejimine karşı silahlı mücadele yürüten Basmacılık Hareketi de yine bu bölgede gerçekleşmiştir. 1990’ların başında yaşanan Özbek-Ahıska[3] Özbek-Kırgız çatışmaları, 1992’de başlayan Tacikistan iç savaşı yine bu vadiden başlamıştır. Burada Orta Asya’daki Ahıska Türkleri için bir parantez açmakta fayda vardır.
Fergana'da Farklı Soylar ve Ahıska Türkleri
1944 yılında Stalin tarafından bir gecede alınan kararla sürgün edilen 90 bin Ahıska Türkü Orta Asya, Sibirya ve Rusya Federasyonu topraklarında 13 Cumhuriyetteki 46 farklı yerleşim bölgesine aileleri bölünerek yerleştirilmiştir. Sevkiyatın Sonbahar sonuna rastlaması sebebiyle soğuktan ve salgın hastalıklardan 15 bin Ahıska Türkü yolda ölmüştür.
Ahıska Türkleri sürüldükleri bölgelerde 1956 yılına kadar kimliksiz ve pasaportsuz yaşamışlardır. 1989 yılına gelindiğinde ise sürgünden sonraki ikinci büyük darbe olan Özbekistan'daki Fergana Olayları'nda çok sayıda Ahıska Türkü hayatını kaybetmiştir. Bu olaylardan sonra bölgedeki Ahıska Türkleri'nin büyük bölümü Kazakistan'a yerleşmişlerdir. 1991 yılında Kazakistan'daki sayıları 160 bini bulan Ahıska Türkleri “Kazakistan Ahıska Türkleri Derneği” adı altında teşkilatlanarak siyasi bir güç oluşturmaya çalışmışlardır. 1992 yılında Ahıska Türkleri'nin göçmen olarak Türkiye'ye kabülünü öngören karar Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından onaylanmıştır[4]. Bu karar kapsamında 1993 yılında 65 aile Türkiye'ye göç etmiştir. 1997'de ise 4 binden fazla aile Türkiye'ye göç etmek için Kazakistan Büyükelçiliği'ne başvuruda bulunmuştur.

Dursun YILDIZ Ahıska Türkleri Derneği Kızılorda Şube Başkanı Gülçin Geyderov ,Başkan
Yardımcısı Pulat Geyderov ile Kızılorda,/KAZAKİSTAN 25 Mayıs 2011.
1989 Fergana olaylarında çok sayıda Ahıska Türkü tahrikler sonucu harekete geçen Özbek gençler tarafından öldürülmüştür[1].
Bu nedenle bu vadi sadece üç cumhuriyet arasında potansiyel bir anlaşmazlık konusu olmaktan öte, orada yaşayan farklı etnik toplulukların arasında muhtemel bir çatışma yeri olarak gözükmektedir. Gerçekten de üç ülkeyi ayıran son derece karmaşık. sınırlar bu vadiyi, iç içe geçmiş yoğun etnik toplulukların çoğunlukta oldukları alanlar dikkate almadan karmaşık bir şekilde bölmüştür. Vadi’de yaşayan halkın büyük bir çoğunluğu (%85), Özbekistan'da yer almayan bölgeler de dahil olmak üzere Özbek asıllıdır. Nitekim Tacikistan'daki Sogd eyaleti (eski Leninabat eyaleti)[2], Kırgızitan'daki Oş ve Celalabat eyaletleri önemli miktarda Özbek toplulukları barındırmaktadır. Fergana vadisinin Kırgız bölgesinde nüfusunun %65’i Kırgız, %27’si Özbek, Özbekistan bölümünde %85’i Özbek, %5’i Tacik ve %3’ü Kırgız, Tacikistan bölümünde %57’si Tacik, %31’i Özbek ve %1’i Kırgız’dır.
Böylesine büyük bir Özbek nüfusunun varlığı ve hızlı nüfus artışı diğer iki cumhuriyeti tedirgin etmektedir. Hem Taşkent'in Özbekleri bir araya toplama iddiasından çekinmekteler, hem de başka problemli konular üzerinde baskılar oluşturmak üzere Özbek hükümetinin bu azınlığı kullanmasından endişe etmektedirler. Kendi ülkesinde yaşayan Özbek azınlığının kararsız ayrılıkçı istekleri olduğunu göz önüne alan Kırgızistan bu azınlığı siyasi kararlarının merkezinden dışlamıştır. Bu seçimden dolayı söz konusu azınlık ile Bişkek arasındaki ilişkiler bozulmuştur[1]. SSCB'nin sona ermesinden önce vadi, çatışmalara dönüşen etnik gerilimlere sahne olmuştur; bu kapsamda 1989'da Ahıska Mesket Türkleri[2] ile Özbekler arasındaki çatışmalar veya 1990'da Oş'taki ayaklanmalar sırasında Kırgızlar ile Özbekler arasındaki çatışmalar örnek gösterilebilir. Etnik karmaşayı daha da arttırmak üzere Tacik anlaşmazlığı sırasında çok sayıda sığınmacı bölgeye yerleşmiştir. Etnik dağılımın karmaşıklığından başka Fergana Vadisi'nin Özbek ve Tacik tarafları iki cumhuriyetin kendi topraklarına çok kötü bir şekilde bağlanmışlardır; bu da pek doğal olarak hem ikmal açısından hem de merkezi iktidarlar tarafından denetim açısından problem yaratmaktadır. Kırgız Fergana'sı ise Kırgızistan toprağına daha iyi yerleşmiştir. Ancak sanki sınır sorunlarını daha da içinden çıkılmaz hale getirmek üzere bölgede yedi adet diğer ülkelere ait çevrelenmiş toprak parçaları oluşturulmuştur.
Oş Kenti- Fergana Vadisi/ Kırgızistan Foto Dursun YILDIZ- 20 Mayıs 201
Vadide Yoksulluk ve Direniş
Vadide özellikle çok büyük ekonomik zorluklardan dolayı halkın %60'nın yoksulluk eşiği altında yaşadığı, işsizliğin %50 dolayında seyrettiği, bu yüzden halkın bir kısmının başta Rusya olmak başka ülkelerde iş bulmaya gittiği bilinmektedir[1]. Bölgede toprak konusunda nüfus artışı baskısından, su temini kavgalarından ve çevresel bozulmalardan dolayı etnik gruplar arasındaki ilişkiler çok kırılgandır[2]. Tarih boyunca, Hakand Hanlığının kalbi olan Fergana, geleneksel olarak Orta Asya İslam'ının da merkezi olmuştur. 1918 yılında Sovyet iktidarına karşı direniş bu bölgede başlamıştı. Bu geleneği arkasına alan vadide son yıllarda İslam'a karşı daha fazla ilgi uyanmış, aynı zamanda da karışıklıklar da yeniden azmıştır; oysa bu iki olgu arasında hiçbir bağlantı bulunmamaktadır Bununla birlikte Orta Asya yöneticileri karışıklıkların artmasını genellikle İslamcı aşırılığın yayılmasına bağlamaktadır. Bunun sonucunda bölgede "Vahhabi" olarak nitelenen İslamcılar 1997 Namangan olaylarından, daha sonra 1999 yazında Kırgızistan'ın Batken vilayetindeki karışıklıklardan sorumlu tutulmuşlardır. Karışıklıklar 2000 yazı ve 2001'de yeniden patlak vermiştir. Ancak gözlemciler bu karışıklıkların niteliği hakkında ortak bir karara varamamışlardır. Nitekim olayların birinci derece sorumlusu olarak gösterilen Özbekistan İslami Hareketi kimi zaman köktenci bir hareket, kimi zaman da uyuşturucu kaçakçılığına bağlı basit bir suç örgütü olarak takdim edilmiştir[3]. 1999 yazı olayları gene de bölge ülkelerini derinden endişelendirmiştir. Bu silahlı çatışmalar, hem silahlı çetelerin faaliyetlerine, hem de aynı zamanda bölgede artan silah ve uyuşturucu dolaşımına bağlı Fergana Vadisi istikrarsızlığının artan risklerini açığa çıkarmıştır. İster silahlı çetelerden, ister İslamcı militanlardan ya da İslam Kerimov'un hükümetinden kaynaklansın, hep "Özbek tehdidi" olarak algılanan bu olaylar, Kırgızların zaten uzun zamandan beri Özbek hükümetinin uzun vadeli niyetlerinden duydukları endişeyi daha da arttırmış ve gelişmeler Kırgızları haklı çıkartmıştır.
Fergana Vadisi’nin Verimli Kara Toprağı –
Kırgızistan-Kurshab Özgön Bölgesi Foto: Dursun YILDIZ –20 Mayıs 2011
Fergana Vadisi, Orta Asya'da son derece önemli potansiyel bir gerilim noktasını oluşturmaktadır. Bölgenin geleceği büyük oranda bölgede birbiri içine girmiş ülkelerin işbirliği isteğine bağlıdır. 2000 yılında Bişkek’teki Kırgız Barış Uygulamaları Merkezinden A. Tabişaliyeva eğer özel çabalar gösterilirse Fergana Vadisi bütün Orta Asyanın barışçı geleceği için kuluçka makinesi rolü oynar: Yoksa bütün bölge için bir felaket kaynağı olur. diyordu[1]. Bölgede 2005 ve 2010 yıllarında çıkartılan olaylar bu uzmanı doğrulamıştır.
Fergana’da Su Gerginliği (26 Mayıs 2010)
Vadi’nin kuzey sınırı boyunca Karasu ve Narin yan kolları tarafından beslenen Seyhun (Siri Derya) Nehri akar. Bu su bölgede Büyük Fergana,Güney Fergana ve Kuzey Fergana ana kanallarına alınarak sulamaya verilir. Daha önce Oş ve Celalabat’ta çıkan etnik çatıştırma olaylarının sonrasında tehlikeli bir gerginlikte 26 Mayıs 2010’da Kırgız ve Özbek köylüler arasında su ve mera paylaşımı konusunda patlak vermiştir.
Su’dan nedenlerle oluşan gerginliğin yerini karşılıklı restleşmeye bırakması, bölgede hareketli günlere yol açmıştır. O dönemde Kırgızistan'ın Batken vilayetine bağlı Suğment ve Özbekistan'ın Soğ ilçesine bağlı Huşyor köyleri halkları arasında mera ve su paylaşımı anlaşmazlığından kaynaklanan gerilimin ardından Kırgızlara ait araçlar tahrip edilmişti. Özbek tarafı Soğ'u koz olarak kullanırken Kırgız tarafı ise Soğ'u Özbekistan'a bağlayan yolunu koz olarak kullanmıştır. Gerginlikle birlikte Özbekistan'ın Soğ'a ek askeri birlik takviyesinde bulunması gerginliği daha da tırmandırmıştır[2]. Bunun üzerine harekete geçen Kırgız tarafı, elindeki ulaşım kozunu kullanarak Soğ'u Özbekistan'a bağlayan kara yolunu tamamen ulaşımına kapatmıştır.Böylece Bişkek yönetimi, Özbekistan'ın bu ilçeyle olan bağlantısını kesmiştir[3].
Sorun Çatışma Olmadan Çözüldü
İki ülke arasında aniden tırmanan ve sıcak bir çatışmaya dönüşmesinden endişe edilen gerginlik, taraflar arasında yapılan yoğun diplomatik görüşmeler sayesinde ortadan kalkmış, Kırgızistan, Soğ'u Özbekistan'a bağlayan kara yolunu ulaşıma açarken Özbekistan ise Soğ'da bulunan askeri birliklerini geri çekmiştir. Taşkent ayrıca Soğ'dan geçen Batken-Oş kara yolundaki denetimlerini hafifletme kararı almıştır. Bu arada varılan anlaşma çerçevesinde ek polis kontrol noktalarını kaldırmıştır.
Bölgede Özbekistan’la görüşmeler yapan Kırgızistan'ın geçici hükümetinin güneyden sorumlu temsilcisi ve Savunma Bakanı Vekili İsmail İsakov ise konuyu tatlıya bağladıklarını ifade etmiştir. İsakov "İki ülke adına yararlı görüşmeler oldu. Halklarımızın isteklerine bir nabze de olsa cevap verdik diye düşünüyorum" açıklamasını yapmıştır.
Batken Valisi Sultanbay Alcigidov ise "Görüşmelerimiz neticesini verdi. Özbekistan Soğ'daki askeri birliklerini geri çekiyor. Biz ise gerekli su temini sağlayacağız. Ayrıca Özbek taraf yolları açacak. Bölgedeki gerginlik iki üç gün içerisinde yerini tamam normal sürece bırakacağını umuyorum. " diye konuşmuştur[1]. Burada gerekli su’yun temin edileceği açıklaması bu doğal kaynağın bölgedeki uluslar arası ilişkilerde kullanıldığını ortaya koymaktadır.
Sonuç: Fergana Patlarsa Orta Asya Yanar
Yukarıdaki açıklamalardan da görüldüğü gibi Fergana Vadisi birçok özelliği açısından Orta Asya'nın kalbinde patlamaya hazır bir bomba gibidir.
Orta Asya ülkelerinde bugün, ekonomik, siyasi, sosyal çok ciddi değişiklikler gerçekleşmekte olup henüz bu geçiş süreci tamamlanmamıştır. Bölgedeki her devlet kendisine göre strateji belirleme ve bunu uygulama çabası içerisindedir. Bunun yanı sıra bu ülkelerin hepsinin ortak temel sorunları bulunmaktadır. Bu sorunlardan demografik yapı ve sınır problemleri özellikle Fergana Vadisinde gerginliklere neden olmakta ve çatışmalar yaşanmaktadır. Özbek-Kırgız etnik çatışması gibi görünen son olaylar buna örnek olarak alınabilir. Orta Asya’daki temel sorunlar hem iç çatışmalara ve hem de bölge ülkeleri arasında çatışmalara zemin hazırlamaktadır.Bunun coğrafi zemini zaten var olup adı Fergana Vadisidir. Fergana Vadisi gerek coğrafi olarak içiçe geçmişliği gerek bölgede suyun ekonomik ve stratejik önemi gerekse birçok farklı etnisite barındırması açısından çok uygun bir zemindir. Bu zemin bölge üzerinde hesaplar yapan küresel güçler tarafından zaman zaman önce hazırlanmakta sonra gerginlik yaratarak kullanılmaktadır.
Bu kapsamda Fergana Vadisi bölgede sosyal ,ekonomik ve etnik açılardan patlamaya en yakın bölge özelliği taşımaktadır.Ancak Fergana'nın patlaması yerel olmaktan çok öte bölgesel bir karmaşanın ortaya çıkmasına neden olacaktır.Fergana patlarsa Orta Asya yanacaktır.
Kaynaklar :
Yorumlarınızı Bizimle Paylaşın
Sadece üyelerimiz yorum yapabilir, hemen ücretsiz üye olmak için Tıklayın