ÜLKEDE SU BARIŞI DÜNYADA SU BARIŞI 

Genel

TBMM KÜRESEL İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNİN ETKİLERİNİN EN AZA İNDİRİLMESİ, KURAKLIKLA MÜCADELE VE SU KAYNAKLARININ VERİMLİ KULLANILMASI ARAŞTIRMA KOMİSYONU RAPORU YAYIMLANDI

TBMM

KÜRESEL İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNİN ETKİLERİNİN EN AZA İNDİRİLMESİ, KURAKLIKLA MÜCADELE VE SU KAYNAKLARININ VERİMLİ KULLANILMASI ARAŞTIRMA KOMİSYONU RAPORU

ARALIK 2021

 

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

NETİCE VE TAVSİYELER

 Bu bölümde öncelikle Komisyon çalışmalarından elde edilen neticeler özet olarak ele alınmış, akabinde yapılan tespitler ve bunların çözümü için geliştirilen teklifler Yasal ve Kurumsal Düzenleme Gerektiren Hususlar ve Sera Gazı Azaltımına ve İklim Değişikliğine Uyuma Yönelik Hususlar olmak üzere iki başlık altında tablolar halinde sorumlu ve ilgili kuruluşlarla birlikte sunulmuştur. Komisyonumuzun yapmış olduğu toplantılarda yapılan sunumlar, kurumlardan alınan bilgiler ve teknik çalışma ziyareti neticesinde iklim değişikliğinin etkilerinin en aza indirilmesi, suyun verimli kullanımı ve kuraklıkla mücadele konusunda öne çıkan hususlar aşağıda sunulmuştur:

  İklim değişikliği sürecinde, Ülkemizde su kaynaklarına olan talep ve su kaynakları üzerindeki baskı giderek artarken suların korunması ve yönetimine ilişkin genel esas ve usulleri ortaya koyan çerçeve nitelikte bir su kanununa ihtiyaç duyulmaktadır.

Hızla artan dünya nüfusunun ihtiyacı olan kaliteli ve yeterli miktarda gıdanın sürdürülebilir ve ekolojik dengeye uygun olarak üretilmesi, tarımda kullanılan temiz su kaynaklarının etkin kullanılmasını zorunlu kılmaktadır.

  Ülkemizde kullanılan suyun %77’sinin sulamalarda kullanılıyor olması sebebiyle ülke genelinde suyun kaynaktan tarlaya basınçlı borulu sistemlerle götürülmesi maksadıyla “Damla Sulama Seferberliği” başlatılmalıdır.

Zirai sulamanın toprak neminin dikkate alınarak planlanması, tasarruf tedbirlerinin ve dijital teknolojilerin geliştirilmesi sürdürülebilir zirai üretim ve gıda güvenliği için bir zarurettir.

Su kaynaklarının azalma eğilimine girdiği bir süreçte, yeni sulama işletmelerinin devreye alınması kapsamında küçük ve orta ölçekli tarla sahibi çiftçiler, kendi tarlaları içine sulama suyu ihtiyaçlarını karşılamak üzere “Çiftlik Rezervuarları” kurarak alternatif su kaynakları geliştirmeye yönlendirilmelidir.

Yeraltı sularının kuraklık, savaş ya da tabii afet durumlarında hızla kullanıma sunulması ve kirlilikten az etkilenmesi avantajı sebebiyle, özellikle acil durumda içme suyunda kullanılması için rezerv edilerek korunması gerekmektedir.

Köylerin içmesuyu mes’elesi civar yerleşimlerle birlikte müşterek olarak ele alınmalı, mümkünse baraj veya gölet gibi bir depolama tesisi ile desteklenmeli ve kökünden çözülmeli, yapılan tesislerin işletilmesi için büyükşehir haricindeki illerde İl Özel İdaresi’nin bünyesinde İçmesuyu ‒ 600 ‒ Türkiye Büyük Millet Meclisi (Sıra Sayısı: 300) 600 Bakım, Onarım ve İşletme Birlikleri kurulmalıdır. Köylerin atıksuları için de benzer çözümler uygulanmalıdır.

  İklim değişikliği dolayısıyla yağış rejimlerinin değişmesi ve iklim kuşaklarının kayması kuraklık ile birlikte zirai üretimde önemli bir yeri olan toprak nem miktarındaki değişime, arazi bozunumuna, hastalık ve zararlılarının artmasına, bitki fizyolojisinin değişmesine ve gıda kaynaklı hastalıklarda artışlara yol açmakta olduğundan gerekli tedbirler alınmalıdır.

Zirai kuraklıkla mücadele için akıllı tarım sistemlerinin geliştirilmesi, az su tüketen kuraklığa toleranslı hububat çeşitlerinin ıslah edilmesi ve üreticiler tarafından kullanılması için gerekli destekler sağlanmalıdır.

Tarımdan kaynaklı sera gazı emisyonlarını azaltmaya yönelik olarak hayvansal kaynaklı sera gazı artışını azaltmak için gerekli tedbirler öncelikle alınmalıdır.

  İklim değişikliğine yönelik atılan adımların kimseyi geride bırakmadan ve adil yönetilmesi için; Ulusal bir Adil Geçiş Mekanizması kurulması ve sosyoekonomik önceliklendirmelerin yapılması gereklidir.

İklim değişikliği ile mücadelede, azaltım ve uyum eylemlerine yönelik yatırımların gerçekleştirebilmesi için Ulusal teşvikler ve finans imkânları geliştirmelidir.

Dış ticaret açığını düşürmede önemli bir sektör olan turizmin, iklim değişikliğinin etkilerini değerlendirerek, turizm yatırımlarının çeşitlendirilmesi, yatırımların mekânsal olarak dağılımının sağlanması, alternatif turizm seçeneklerinin çoğaltılması gerekmektedir.

  İklim değişikliğinin neticesi olarak şiddetli hava hadiseleri ve meteorolojik afetlerde artış eğiliminin devam edeceği öngörülmekte olup bu kapsamda meydana gelebilecek can ve mal kayıplarının azaltılmasına yönelik olarak; özellikle şehirlerde mevcut şehir planlarının ve altyapılarının meteorolojik veriler ve tahminler göz önünde bulundurularak yenilenmesi, yeni hazırlanacak şehir plan ve altyapı çalışmalarında bu verilerin öncelikli olarak göz önünde bulundurulması ve gerekli görülmesi durumunda hukuki altyapının oluşturulması sağlanmalıdır.

Taşkınlarla etkin mücadele için Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından hazırlanan Taşkın Yönetim Planlarında tavsiye edilen tedbirlerin uygulanmasının sağlanması ve her türlü arazi kullanım planlamasında göz önüne alınması gerekmektedir.

Meteoroloji Genel Müdürlüğü (MGM) tarafından şehirlerde meteorolojik veri elde edilen istasyonların korunması, etrafında yapılaşmaya müsaade edilmemesi, bu duruma yönelik önleyici tedbirler alınması ve hukuki altyapının oluşturulması gerekmektedir. ‒ 601 ‒ Türkiye Büyük Millet Meclisi (Sıra Sayısı: 300) 601

  MGM tarafından kuvvetli meteorolojik hadiseler öncesinde meteorolojik erken uyarılar yayınlanmakta, ilgili ve yetkili kurumlara gerekli tedbirlerin zamanında alınabilmesi maksadıyla bu ikazlar iletilmekte olup, zararların en aza indirilmesi için ilgili kurumların (AFAD, Valilikler, Belediyeler, DSİ vb.) MGM ile eşgüdümünün geliştirilmesi, bunun için idari ve teknik yapılanmasının güçlendirilmesi gerekmektedir.

Ulaştırma, sanayi, elektrik ve ısı üretimi, binalar ve tarım sektörlerinde yakıt yakma prosesleri neticesinde ortaya çıkan sera gazı emisyonlarını kapsayan enerji sektörü emisyonlarının azaltılması için enerji verimliliğinin her sektörde en üst seviyede başarılması gerekmektedir.

Binalarda ısı tecridi yapılması için büyük bir seferberlik başaltılmalıdır.

Sera gazı emisyonu bakımından daha temiz kaynakların teknik ve ekonomik şartların imkân sağladığı en üst seviyede devreye alınması ile emisyonun azaltılmasının sağlanması elzemdir.

Madencilik sektöründe madenin yeraltından çıkartılmasından taşınmasına ve kullanımına ve sahanın rehabilitasyonuna kadar bütün süreçlerin mümkün olan en üst seviyede iklim dostu olarak gerçekleştirilmesi gereklidir.

  Ders kitaplarında Küresel İklim Değişikliğinin ve etkilerinin anlaşılması gayesiyle öğretim programlarının öğrenciye aktif bir rol verecek şekilde tanzim edilmesi gereklidir.

Küresel İklim Değişikliği ile mücadele kapsamında eğitimin paydaşları ile diğer paydaşlar arasındaki zayıf koordinasyon ilişkisi olduğundan sürecin daha sağlıklı işlemesi ve kalıcı tedbirlerin alınabilmesi adına bu ilişkinin geliştirilmesine ehemmiyet verilmelidir.

Öğrencilere, ders dışı ve ders içi faaliyetlerle iklim değişikliğinin etkilerine dair farkındalığın bir kazanım olarak verilmesinde ve sürdürülebilirlik kavramının somut olarak benimsetilmesinde sıkıntılar olduğu görülmekte olup bu sıkıntıların ortadan kaldırılması maksadıyla öğrencilerin aktif katılım yöntemi ile düzenlenen faaliyetlerde yer alması sağlanmalıdır.

Ülkemizde erozyonla denizlere ve göllere taşınan toprak miktarı 1970’li yıllarda takriben 500 milyon ton iken 2018 yılı itibarıyla154 milyon tona indirilmiş olup 2023 yılında ise 130 milyon tona indirilmesi hedeflenmektedir. Bu hedefe ulaşabilmek için gerekli çalışmalar yapılmalıdır.

  Erozyon ve çölleşme izleme sistemleri ile şiddetli erozyon ve çölleşme tehdidi altındaki arazilerin (mera, tarım ve orman) bir an önce kurtarılması için rehabilitasyon ve restorasyona yönelik acil tedbirler alınarak uygulamalara geçilmelidir. ‒ 602 ‒ Türkiye Büyük Millet Meclisi (Sıra Sayısı: 300) 602

 

Türkiye’nin tamamında, çölleşme, sel, taşkın ve çığ risk alanları ile ilgili ilmi olarak etüt ve envanter çalışmalarına hız verilmeli, veri bankası oluşturularak sürekli izlenmeli ve öncelikli risk alanları tespit ederek projelendirilmeli ve uygulanmalıdır.

  Korunan alanların farklı kurumlar tarafından yönetilmesinden kaynaklanan sorunların giderilmesi için korunan alan yönetiminin tek çatı altında birleştirilmesi gerekmektedir.

Ormanlar yeni bir anlayışla işletilmeli, teknolojik gelişmeler ışığında uygun yönetim sistemleri geliştirilmeli ve kurumsal yapılanma buna uygun olarak yeniden gözden geçirilmelidir.

Ormancılık, çölleşme ve erozyonla mücadele, korunan alanlar ve biyolojik çeşitlilik vb. faaliyet ve hizmetlerin yürütülmesindeki ağırlığı orman alanları oluşturmaktadır. Bu kapsamda sürdürülebilir orman yönetiminin gereği olarak orman ve orman kaynakları özelinde yürütülen faaliyetlerin Orman Genel Müdürlüğü, Çölleşme ve Erozyonla Mücadele Genel Müdürlüğü ve Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü tarafından birarada yürütülmesi gerekmektedir. Bu minvalde havza bazında planlama, koruma-kullanma dengesi ve kurumlararası etkin bir koordinasyon için bu üç genel müdürlük aynı bakanlık çatısı altında olmalıdır.

Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü, Su Yönetimi Genel Müdürlüğü, Meteoroloji Genel Müdürlüğü ve Türkiye Su Enstitüsü (SUEN) olmak üzere su ile alakalı kurumlar birbirleri ile etkileşimi en üst seviyede olan yapılar olup bunların özellikle taşkın ve sellerle mücadele bakımından birlikte çalışmaları elzemdir.

Dünyada kabul gören iklim senaryolarına paralel ve geleceğe yönelik, orman ekosistemi içindeki canlı cansız bütün varlıkları gözeten; flora ve faunanın (bitki ve hayvan varlığının) iklim değişikliğine karşı göstereceği davranışlar ile birlikte kuraklık, yangın ve böcek zararları gibi olası tehlikeler hakkında da tahminler yapılabilmesi ve en uygun tedbirlerin alınabilmesi için, iyimser ve kötümser senaryolar hazırlanmalıdır.

Orman ekosisteminin devamlılığını sağlamak hususunda, toplumun her kesiminde kabul gören ortak kararlar alınmalı, bu kararlar siyaset üstü tutularak kurallara (kanunlara) bağlanmalı ve şeffaf bir şekilde titizlikle uygulanmalıdır.

Orman yangınlarıyla mücadele politikasında, orman yangınlarının söndürülmesi çalışmaları ile birlikte özellikle yangını önleyici tedbirler üzerine de yoğunlaşılmalıdır.

Orman yangınları ile mücadelede bilgi, teknoloji, araç-gereç, donanım, tecrübe ve insan gücü en etkili unsurlar olup bu unsurların doğru kullanabilmesi için; özellikle yangının söndürülmesinde birinci derece mes’ul olan yangın amiri pozisyonundaki kişiler; bölgeyi tanıyan, yangın söndürmede uzmanlaşmış, mesleki tecrübeyi haiz kimselerden olmalıdır.

 

Raporun tümüne ulaşmak için lütfen tıklayınız 

/uploads/editor/images/%C4%B0KL%C4%B0M%20DE%C4%9E%C4%B0%C5%9E%C4%B0KL%C4%B0%C4%9E%C4%B0%20ARA%C5%9ETIRMA%20KOM%C4%B0SYONU%20RAPORU.pdf

Yorumlarınızı Bizimle Paylaşın

Sadece üyelerimiz yorum yapabilir, hemen ücretsiz üye olmak için Tıklayın

(E-Posta adresiniz yayınlanmayacaktır)
Yorumu Gönder
Henüz Yorum Yapılmamış