Ekosistem Esaslı Su Kalitesi Yönetimi
- 05.09.2019
- Yazar:admin
- 2148
Bölüm 1
GİRİŞ
Zeliha Selek ve Yakup Karaaslan
Dünyamızda son yıllarda hızla artan nüfus ile beraber sanayileşme, tarımsal faaliyetler ve
diğer sektörlerin su taleplerinde yaşanan artış ve iklim değişikliğinin etkileri su kaynakları
üzerinde kalite ve miktar açısından ciddi baskılar oluşturmaktadır. İlaveten, sürdürülebilir
olmayan su yönetimi ve uygulamaları doğal hidrolojik döngülerin kırılmasına sebep olmaktadır.
Bunun birlikte su kaynakları birbiriyle bağlı birçok doğal kaynaktan beslenmekte ve antroponejik
kökenli girişimlerin varlığı sebebi ile yapı itibari ile dinamik ve değişken özellikler
göstermektedir. Bu sebeplerle su kaynaklarının özel olarak yönetilmesi ve durumlarının her
aşaması gerekli izlemelerle takip edilerek potansiyel tehlikelerin su kaynaklarına etki etmeden
saptanması ve önlenmesi gerekmekte, ekolojik ve kimyasal durumunun bütüncül bir yaklaşımla
havza bazında korunması ve iyileştirilmesi önem arz etmektedir.
Su kaynakları üzerinde baskıların artması sebebiyle önemli seviyede kirlenmeye başlamış
ve bu sebeple kötüleşen su kalitesinin çözümüne yönelik yönetim uygulamalarına başlanması
gerekmiştir. Teknoloji kaynaklı sınırlar ve ekonomik sebeplerle; su ekosistemlerine ulaşan
kirletici yüklerin azaltılmasına yönelik çabalar; geçmişte kirlenmenin tamamen ortadan
kaldırılmasını sağlayamamıştır. Bu durum günümüzde de geçerlidir ve gelecekte de geçerli
olacaktır. Su kaynaklarının kirlenmesine karşı alınacak tedbirlerin maliyetleri yüksek
olduğundan, herhangi bir tedbirin alınmasına karar verilmeden önce, su ekosistemi açısından elde
edilecek faydanın ortaya konulması gerekmektedir. Henüz alınmamış bir tedbirin faydasının
ortaya konulması ise, ancak öngörü ile mümkündür. Su kaynakları yönetimi; su kalitesi, su
miktarı ve sucul ekosistemlerin tamamen birbirine bağlı olduğu büyük oranda bütünleşmiş bir
çevreyi kapsamaktadır. Bu nedenle sürdürülebilir bir su yönetiminde su kalitesi, su miktarı ve
sucul ekosistemlerin bir arada değerlendirilmesi gerekmektedir.
Bütüncül havza yönetimi kavramı, 1990 yıllardan itibaren uluslararası kuruluşlar
tarafından gündeme taşınmış olup stratejik bir doğal kaynak olan suyun sürdürülebilir kullanımını
teşvik ederek su ekosistemlerinin ve bunlara bağlı diğer ekosistemlerin havza bazında korunması,
iyileştirilmesi ve olası tahribatların önlenmesini hedeflemektedir. Bütün su ekosistemlerinin ve su
ihtiyaçlarıyla ilgili olarak, karasal ekosistemler ve sulak alanlarda, son tarih uzatma veya istisna
yapılmaması koşuluyla, AB Su Çerçeve direktifine göre 2015 yılına kadar “iyi su durumu”na
ulaşılması gerekmekteydi. Su Çerçeve Direktifi (SÇD), yerüstü su kaynaklarının kalitesi ile sucul
ekosistemlerin korunması ve iyileştirilmesi maksadıyla bütünleşik bir çevre koruma ve yönetim
yaklaşımını esas almaktadır. Bu yaklaşım doğrultusunda yapılması gerekenlerden biri de, yerüstü
su kaynakları için risk teşkil eden tehlikeli maddelerin kontrolü için Çevresel Kalite
Standartlarının (ÇKS) belirlenmesi ve uygulamaya alınmasıdır. Bir yerüstü suyu kütlesinde iyi su
durumu, hem ekolojik hem de kimyasal durumun iyi olması ile mümkündür. Bu aşamada;
ÇKS’ler su kaynaklarının ekolojik ve kimyasal durumunun belirlenmesinde bir araç olarak
dikkate alınmakta ve su kalitesinin durum tespitinde kullanılan kirleticiler için ÇKS’lerin
sağlanması büyük önem arz etmektedir.
Avrupa sularının çoğunda bulunan bir dizi kirletici su ekosistemlerini tehdit etmekte ve
halk sağlığı sorunlarına yol açabilmektedir. AB Su Çerçeve Direktifi gereğince su kirliliğini
azaltmak, uygulanacak diğer birkaç direktif ve düzenlemeyi gerektirmektedir. Geçtiğimiz yıllarda
noktasal kaynaklardan ileri gelen emisyonların azaltılmasında açık bir ilerleme kaydedilmiştir.
AB Kentsel Atık Su Arıtma Direktifi'nin ulusal mevzuatlarla birlikte uygulanması, Avrupa
kıtasının çoğunda atık su arıtımında iyileşmelere yol açmıştır. Tarımsal üretim, aşırı miktarda
besin maddesi ve pestisit gibi kimyasalların kullanılmasının bir sonucu olarak yaygın bir kirlilik
kaynağıdır. Diğer tarımsal kirleticiler ise kırsal, kentsel ve orman alanlarından yüzey akışıyla su
kaynaklarına karışmaktadır. AB’ye üye ülkeler tarafından şu anda çiftlik düzeyinde besin
planlaması, uygun toprak işleme, ürün rotasyonu ve gübre standartları uygulanması dahil olmak
üzere çok sayıda önlem alınmaktadır. Diğer taraftan, Avrupa sularının tehlikeli maddelerle
kirlenmesi birçok yasal tedbir alınmasına neden olan bir önemli çevresel kirlilik olarak
raporlanmıştır.
Ülkemizde bütüncül su kaynakları yönetimi kapsamında, su kaynaklarının ve suya bağlı
canlıların korunması maksadıyla, katılımcı bir yaklaşımla havzanın tamamı esas alınarak Nehir
Havza Yönetim Planlarının (NHYP) hazırlanması gerekmektedir. Söz konusu planlar ile; su
kaynaklarının daha fazla tahrip olmasının engellenmesi, daha iyi duruma getirilmesinin
sağlanması ve sürdürülebilir su kullanımının gerçekleştirilmesi, aynı zamanda suya bağlı
ekosistemlerin korunması amaçlanmaktadır. Buna ek olarak yeraltı sularında kirliliğin azaltılması
ve daha fazla kirlenmesinin engellenmesi, taşkın ve kuraklığın etkilerinin azaltılması hedeflenmektedir. Nehir Havza Yönetim Planları ile su kaynaklarının kalite ve miktarının
korunması, su kaynaklarının Avrupa Birliği (AB) kriterlerine göre iyi su durumuna ulaşması, iyi
veya çok iyi su durumunda olanların bu durumun korunması maksadıyla etkin bir izleme sistemi
oluşturularak izlemenin yapılması; çevresel hedeflerin belirlenmesi, bunun yanında, su
hizmetlerinin maliyetinin karşılanmasına yönelik çalışmalar ile çevresel hedeflere ulaşmak
maksadıyla belirlenen tedbirlere ilişkin ekonomik analiz çalışmalarının yapılması gerekmektedir.
Su kalitesi suyun fiziksel, kimyasal ve biyolojik özelliklerinin göstergesi olarak
tanımlanmaktadır. Su kalitesi standartlarının belirlenmesinde ise suyun kullanım maksadı (içme
suyu, tarım, sanayi, enerji vb.) ve su sınıfları (nehir, göl, kıyı-geçiş suları ve yeraltı suları) esas
alınmaktadır. Bunun yanında bütün su kaynaklarının bütünsel bir yaklaşımla “iyi durum”a
ulaşması için daha genel su kalitesi standartları belirlenebilmektedir. Su kalitesi yönetimi
açısından risk değerlendirmesi, genel olarak su kaynaklarındaki kirleticilerin insan sağlığı ve
sucul ekosistem üzerindeki muhtemel etkilerini ve etkileme riskinin analiz edilerek
derecelendirilmesi ve olumsuz etkilerin önlenmesi maksadıyla alınması gereken tedbirleri
içermektedir. AB Su Çerçeve Direktifi’ne uyum çalışmaları kapsamında ülkemizde su kalitesi
yönetimi açısından risk değerlendirmesi ile ilgili çalışmalar yaygınlaşmış olup, bu çalışmalar
özellikle sucul ortamda bulunan ve bulunması muhtemel kimyasallara yoğunlaşmıştır. Su
kaynaklarında fiziko-kimyasal parametrelerin izlenmesi ve dolayısıyla kontrolü daha uzun bir
geçmişe sahip olmakla beraber tehlikeli maddelere ilişkin izleme ve mevzuat oluşturma
çalışmaları AB Su Çerçeve Direktifi uyum süreci ile hızlanmıştır. Bu kapsamda risk
değerlendirmesi, insan sağlığı ve sucul ekosistemi korumak maksadıyla toksisite ve maruziyet
çalışmaları gibi metotlar kullanılarak kirleticilerin tespit edilmesini ve gerekli önlemlerin
alınmasını içermektedir.
Bir nehir veya göl tarafından sağlanan ekosistem işlevlerinin ve/veya ekosistem
hizmetlerinin bozulmamış olup olmadığı veya sürdürülebilir bir şekilde restore edilip edilmediği,
sonuçta, tercihen çok paydaşlı bir karar olmaktadır. İç su ekosistemleri birim alan başına orantısız
olarak deniz ve kara ekosistemlerinden daha fazla tür içermektedir. Her ne kadar iç sular -sulak
alanlar hariç- Dünya yüzeyinin sadece yüzde 1'ini kaplıyor olsa da, bilinen faunanın yüzde
10'undan fazlası ve bütün omurgalı türlerin yaklaşık üçte biri için yaşam alanı sağlamaktadır. Bu
sebeple, tatlı su sistemlerinin su kalitesi gerekliliklerini ele almak, dünyadaki yaşamı ve
ihtiyaçlarını sürdürülebilir bir şekilde sağlamak için büyük önem taşımaktadır. Tatlı su korumak için fiziksel ve kimyasal parametrelere dayanan su kalitesi kuralları bazı bölgelerde iyi
geliştirilmiştir. Bununla birlikte, bu önlemlerin tek başına biyolojik çeşitliliğin ve temel ekolojik
süreçlerin korunmasını sağlayamayacağı genel olarak kabul edilmektedir. Biyolojik göstergelerin
kullanımı, bazı ülkelerde tatlı su ekosistem sağlığı değerlendirmesinin temel bir bileşeni haline
gelmiştir. Bu sebeple, mevcut kılavuzlar geleneksel fiziko-kimyasal su kalitesi parametrelerinin
dikkate alınmasının ötesine geçmekte ve tatlı su ekosistem sağlığının daha kapsamlı bir
değerlendirmesini yapmak için biyolojik ve hidromorfolojik göstergelerin değerlendirilmesini de
içermektedir. Biyolojik göstergelerin dahil edilmesinin, kimyasal göstergelere yönelik birçok ani
denetim testinden farklı olarak, içme suyu kalitesi ve diğer kullanımlar için risklerin hassas bir
şekilde ölçülmesini de sağladığını belirtmek gerekir.
Ekosistemler İçin Uluslararası Su Kalitesi Rehberlerinde, su kütlelerinin tiplerinde ciddi
bir doğal heterojenite varsa, daha spesifik kuralların/daha spesifik bir tipolojinin uygun yetki
ölçeklerinde geliştirilmesi gerekebileceğini kabul eden kaba ölçekli bir tipoloji kabul edilmiştir.
İç su kütleleri için sınıflandırma şeması, sınıflandırma kriterleri nihayetinde farklı ekotipler için
şablon teşkil eden doğal fiziksel, kimyasal, biyolojik, hidromorfolojik ve ilgili özelliklere
dayanan çerçeveyi sağlamaktadır. Sınıflandırmanın değeri, tatlı su ekosistemlerinin baskılarına
(ve bunlara bağlı etkilere) ve bunlara karşılık gelen gösterge kümelerine farklı genel tepkilerin, su
kütlelerinin değerlendirilmesinde uyumlaştırılabileceğidir. Ekosistemler İçin Uluslararası Su
Kalitesi Rehberlerinde üç geniş su kütlesi kategorisi bulunmaktadır:
Akan su ekosistemleri (akarsular, nehirler ve onların sulak alanları)
Durgun su ekosistemleri (göller, rezervuarlar, göletler ve bunların sulak alanları)
Sulak alan ekosistemleri.
Temel olarak fiziksel ve kimyasal parametrelere dayanan su kalitesi değerlendirmesine yönelik
geleneksel yaklaşımlar, tatlı su için bazı sosyal değerlerin (örneğin içme suyu standartları)
karşılandığından emin olmak için yeterli olabilirken, bunların toplumsal ekolojik sürdürülebilirlik
hedeflerine ulaşıp ulaşmadığını sağlamak ve izlemek için muhtemelen yeterli olmamaktadır.
Ekosistemlerin sağlığı kavramı, sağlıklı bir ekosistemin sağlam yapılara sahip ve doğal olarak
çalışan bir sistem olduğu ilkesine dayanmaktadır.
Ekosistemlerin önemli mal ve hizmet sağlama kabiliyetini geri dönüşümsüz biçimde
düşürmeden artan su, gıda ve enerji ihtiyacını karşılamak, yirmi birinci yüzyılda toplum için en
önemli zorluklardan biridir ve mevcut su güvenliği kavramlarının merkezinde yer almaktadır.
Ekonomik faaliyetleri, arazi kullanım değişiklikleri ve iklim değişikliğini hızlandıran nüfus artışı,
küresel su kaynaklarının niteliği ve niceliğine olan baskıyı arttırmaktadır. Bu baskılar tüm
ekosistemleri ve özellikle tatlı su ekosistemlerini tehdit etmektedir. Su kalitesinin düşmesi, su
kullanımı, ekosistem sağlığı ve işleyişi ve ekosistemlerin desteklediği biyoçeşitliliğe büyük
zararlar vermesi nedeniyle küresel bir endişe kaynağı haline gelmiştir. Bu durum dünyanın birçok
yerinde, acil eylemlere olan ihtiyaçlara ve sorunların çözülmesi için çözüm taleplerinin artmasına
neden olmuştur. Bu arada, nehirlerde ve sulak alanlarda ekosistem sağlığını ve biyoçeşitliliği
sürdürmek için su gereksinimlerinin insan ihtiyaçları ile uyumlu olabileceği ve topluma
sürdürülebilir bir şekilde ekosistem mal ve hizmetlerini sunabileceği konusunda artan bir bilinç
bulunmaktadır. Açıkçası, "her zaman yapılanlar" sürdürülebilir su kaynakları yönetimi için bir
seçenek değildir. Hemen önlem alınsa bile, bozulmuş tatlı su ekosistemlerinin rehabilitasyonu
yıllarca sürecektir. Bu sebeple acil eylemler gerekmektedir.
Ekosistem esaslı su kalitesi yönetimi, su kaynakları yönetiminin temel bileşenidir.
Ekosistem esaslı su kalitesi yönetimi ile; su kaynaklarının daha fazla tahrip olması engellenecek,
iyileştirilmesi sağlanabilecek ve sürdürülebilir su kullanımını gerçekleştirilebilecektir. Aynı
zamanda sucul ekosistemler ileri düzeyde korunabilecek ve iyileştirilebilecektir.
Tüm raporu okumak için lütfen tıklayınız
Ekosistem Esaslı Su Kalitesi Yönetimi
Yorumlarınızı Bizimle Paylaşın
Sadece üyelerimiz yorum yapabilir, hemen ücretsiz üye olmak için Tıklayın