Atatürk Yılı
Değerli dost Sinan Meydan’ın çağrısı ile 2019 Mustafa Kemal ATATÜRK yılı için her yazımda o büyük insanın erdemlerinden söz edeceğim. Bugünkü yazımı araştırmacı yazar Metin Aydoğan’ın Atatürk ve Türk devrimi kitabından aldım. (2. kitap 2 sayfa 441)
Mustafa Kemal, devletçilikle ilgili görüşlerini ilk olarak 4 Ocak 1922’de Lenin’e gönderdiği mektupta Türkiye de uygulanacak devletçilikten söz etmiş ve “Ülkemizi düşman işgalinden kurtardıktan sonra amacımız kamu yararı taşıyan büyük işletmeleri devlet eliyle yönetmek böylece büyük sermaye sınıfının gelecekte ülkeye hâkim olmasını önlemektir” demişti.
Daha sonra yabancıların elinde bulunan demiryollarını limanları elektrik ve tramvay şirketlerini devletleştirdi, reji yönetimine son verdi, tütün ve alkol sanayisini devlet tekeline aldı. Dış ticaret politikasını yeniledi, gümrük vergilerini arttırarak ulusal pazarı koruma altına aldı ve bu başarıları tüm dünyaya örnek oldu. Ülkemizin kalkınma hızı öylesine büyüdü ki, bu kalkınma hızı ülkemizi yönetenler küresel güçlerin dayatması sonucu ülkemizi özelleştirme sürecine itmeleri sonucu ekonomimiz çökme noktasına geldi.
Türkiye’nin tarihini üç başlıkta tanımlayalım:
1) Osmanlının son dönemi; ülkemizin tüm mallarının yağmalanması dönemi.
2) Atatürk dönemi; kamulaştırma süreci, zengin bir ülke ve tam bağımsız bir ülke olmak süreci.
3) 1950’lerden itibaren özelleşme ve çöküş süreci.
İklim değişikliği
İklim değişikliği artık tüm dünyanın ortak sorunu oldu. Bugün hiç bir konuda birbirleri ile uyum sağlamayan basın gerek iktidar gerek muhalefet aynı uyarılar içeriyor. İklim değişikliği bedeli hızla artıyor. Son olarak ABD’de soğuktan ölümler artarken Avusturalya kıtasında 45-50 dereceye varan sıcaklıklar tehlikenin boyutunu gösteriyor. Benim iddiam ise şu önümüzdeki yıl dünya sadece bu konuya odaklanacak.
Şimdi ülkemiz başta Antalya olmak üzere tüm ülkemizde yağmur sel hortum felaketlerine tanık oluyoruz. Zararın yüz milyonlarca lira olduğu en yetkililerden ifade edildi.
Şimdi bu konuda yer küremizde olaylara farklı boyutta bakan iklim bilimci Prof. Dr. Doğan Yaşar’ın uyarılarına bakalım.
“İzmir’deki kayıtlara göre bulunduğumuz yıl 411 kg ile yağış rekoru kırıldı. İşte size küresel ısınma, çok yağış, çok fırtına ve çok hortum. Ama 2023’ten sonra da mini soğuma yani ciddi kurak döneminin başlangıcı olacak.
Daha erken de gelebilir bu soğuma ve kuraklık. 1929 yılında İstanbul Boğazı buz tutmuş ve karşıdan karşıya yürünmüştü.
İşte böylesine sert bir dönem kapıda, çok ciddi tarım, su ve enerji sorunları ile karşı karşıyayız. Yerel yönetimlerinde özellikle su konusunda şimdiden planlama yapmalarını öneririm”
Bu arada ben Orhan Ayber, tanık olduğum bir dönemi anımsatayım. İstanbul’da bir dönem kuraklık iki Belediye Başkanının kaybetmesine neden olmuştur. Bedrettin Dalan ve ondan sonraki Belediye Başkanı ki o dönemde bulutlara gümüş siyanür atıp yağmur yağdırma projesi sonuca ulaşamadı ve susuz dönem her iki Belediye Başkanının sonu oldu.
Venezuela
Gerçek adı “Bolivarcı Venezuela Cumhuriyeti”dir.
Tüm dünya ikiye ayrıldı; Venezuela’nın lideri Maduro’yu tanıyanlar ve sözde muhalefet liderini tanıyanlar. Veya emperyalist ABD’nin uşakları ve karşı görüştekiler.
Venezuela dünyanın en büyük petrol rezervlerinin sahibidir ve klasik bir söz vardır. “Kan kokusu almış köpekbalıklarından daha tehlikeli olan petrol kokusu almış ABD emperyalizmidir.
İlk petrol kokusunu İran’da aldı. İngiltere ile birlikte petrolleri devletleştiren İran yönetimini devirdi.
Daha sonra Irak’ta petrol kokusunu aldı, dolar ile petrol satışını avroya çeviren Saddam’ın başına gelenler herkesin malumu. Tüm ülkesi yağmalandı tüm zenginlikleri yok edildi tüm bilim adamlarını öldürüldü.
Daha sonra sıra bir başka petrol ülkesi Libya’ya sıra geldi. Ne acıdır ki kısa bir süre önce Fransa’nın başkanının havalı eşinden boşanması için Kaddafi’den para isteyen ve Kaddafi bu desteği yaptıktan sonra ABD ile beraber Libya’yı yerle bir etmişlerdir ve yüz milyarca dolarları çalınmıştır. Kaddafi’nin gerçekten ölümü çok acı olmuştur.
Ve sıra Venezuela’ya geldiğinde artık bu dünya tek kutuplu dünya değildir ve artık ABD’nin küresel egemenliği yok olmuştur.
Venezela ile ilgili yorum yapmak için yüzlerce makale topladım. Çünkü benim ülkem de taraf olmuştu.
Benim en çok enteresan bulduğum ise Bolivarcı darbeden sonra sporda üstün başarılar sağlayan hatta bir ara bir futbol devi olan Brezilya’ya bile kök söktürmeleri bazı yazarlar ve yorumcular Chavez’i ve Maduro’yu çok eleştiriyorlar. Ben Orhan Ayber olarak Maduro’yu destekliyorum ve dünyanın en hain emperyalist ülkesine meydan okumasını takdir ediyorum.
Uluslararası Siyaset
Uluslararası siyasette önemsediğim bazı gelişmelerden söz edeceğim;
1) İtalya ve Fransa arasındaki gerilim: İtalya’nın şu iddiası Fransa Afrika’yı sömürmese zengin ülkeler arasına giremezdi. 200 milyon Afrikalı, Fransa’nın parasal hegemonyası altında. Fransa’nın eski sömürgelerinde kullanılan ortak para birimi CFA (Afrika Finans Topluluğu) frangını basarak bu ülkeleri ekonomik olarak kontrol ediyor. Bu 14 ülke Fransa ekonomisine yaklaşık her yıl 10 milyar avro kazandırıyorlar.
2) Birleşmiş Milletler yapısında değişiklik talepleri, Fransa ve Almanya: Almanya’nın daimi üyelik talebinin yerine getirilmesini önerisi tartışılıyor.
3) Doğu Akdeniz bölgesinde gaz üretimi ve tüketimi için yapılan Doğu Akdeniz Gaz Forumu (DAGF) Kahire’de kuruldu.
Katılımcı ülkeler: Kıbrıs Rum Yönetimi, Yunanistan, İsrail, İtalya, Ürdün, Filistin ve ev sahibi Mısır. Türkiye’yi dışlayan bu hareketin uzun süreli olacağını sanmıyorum. Özellikle Mısır Müslüman ülkedir, Yahudi, Katolik ve Ortodokslarla beraberliği fazla sürmez ve Doğu Akdeniz’de Türkiye’yi yok saymanın başarısı mümkün değildir.
ÇOK ÖNEMLİ NOT: Sayın Osman Akbaşak son yıllardaki yazılarımı topladı. İlgilenen dostlarım şuradan ulaşabilirler:
http://www.osmanakbasak.com/Konuklarim/Orhan_Ayber/Orhan_Ayber_Yazilar.html
|
Yorumlarınızı Bizimle Paylaşın
Sadece üyelerimiz yorum yapabilir, hemen ücretsiz üye olmak için Tıklayın