ÜLKEDE SU BARIŞI DÜNYADA SU BARIŞI 

Genel

Orman ekosistemi oluşturma amaçlı ağaçlandırma çalışmaları çocuk oyunu değildir!

Yıllarca önce çıkarılan Ağaçlandırma Yönetmeliği’nin kimi sakıncalı yanları nedeniyle Danıştay’da iptal davası açmış; Anayasaya aykırılık savında da bulunmuştuk. Duruşma yargıcı bana “-Bu yönetmelik bir tane olsun daha fazla fidan dikilmesini sağlamaz mı?” diye sorunca ben; “- Evet ama…” diye yanıt vermeye çabalarken sözümü kesip duruşmayı bitirmiş; istemimiz de reddedilmişti. Ne var ki, ilgili kuruluş çok kısa bir süre sonra yönetmeliği kendisi değiştirmişti. Bu değiştirim süreci ve uygulamalar yasal dayanağı hiç değiştirilmeden, dolayısıyla yasal dayanağı olmadan 2011 yılına değin sürdürüldü. 2011 yılında 6831 sayılı Orman Kanunu’na Ek Madde 12’nin getirilmesiyle bu uygulamalar yasal dayanağa kavuşturuldu. Kavuşturuldu ama Anayasanın 169. maddesine aykırılık durumu da pekiştirilmiş; önceki uygulamaların yasal dayanaktan yoksunluğu da ortaya konulmuş oldu. Peki; bu uygulamaları yapan ve yaptıranlara, sözgelimi Türk Ceza Kanunu’nun “Görevi kötüye kullanma” başlığı altındaki 257. maddesine aykırı tutumlarından dolayı herhangi bir işlem yapıldı mı? Hayır, yapılmadı. Dolayısıyla OGM de (Orman Genel Müdürlüğü) “devlet ormanı” sayılan yerlerin “özel ağaçlandırma” adı altında özel odun tarlaları ile özel meyve bahçelerine dönüştürme ve dönüştürtme çabalarını “gönül rahatlığıyla” sürdürebiliyor. Şimdi bu noktada sorulması gereken bir başka soru da şu: Bu uygulamalar kimlerin “derdi”? Sözgelimi; “kamuya yararlı dernek” niteliğindeki Cumhuriyetle yaşıt Türkiye Ormancılar Derneği’nin mi, hayır; siyasal iktidar yanlısı TMMOB Orman Mühendisleri Odası’nın mı, doğaldır ki hayır; TMMOB’nin mi, hayır; TEMA’nın mı, hayır; “kamucu” geçinenlerin mi, hayır orman fakülteli “hocaların” mı, çoğunlukla hayır; ormancılık araştırma enstitülerindeki “uzmanların mı, hayır; çevre/doğa/orman korumacısı kişi ve kuruluşların, “ekolojistlerin” ya da “yaşam savunucularının” mı, hayır; “doğaperest” ya da “ormanperest” yurttaşların mı, hayır ! Peki kimlerin “derdi”? Söyleyeyim; örneğin benim “derdimdir”! ÇIKARILABİLİYOR… Evet,

✓ “devlet ormanı” sayılan alanlardaki maki ya da yaşlı doğal orman ekosistemleriyle kaplı yerlerin “odun tarlası” ya da meyve bahçesine dönüştürülmesi;

✓ yurttaşlarımızın çoğunluğunun ağaç orman ve ağaçlandırma tutkusu kullanılarak ekolojik olarak rastgele yerlerde rastgele türlerle, rastgele zamanlarda belirli amaçlarla yaptırılan ağaçlandırma çalışmaları;

✓ “özel ağaçlandırma” ve “özel imar-ihya” uygulamalarıyla “devlet ormanı” sayılan yerlerden yararlanmanın özelleştirilmesi; ✓ yaşanan ağır ekonomik sorunlar ile hukuksuzluk, eşitsizlik ve adaletsizliklerin tartışma gündeminden çıkarılmasından, kamusal kaynakların savurganca kullanılmasından, ağaçlandırma çalışmalarının “ayağa düşürülmesinden” ve “devlet ormanı” sayılan yerlerde “yeşil yangınların” çıkarılmasından başka getirisi olmayan “Ağaç Bayramı”, “Milli Ağaçlandırma Günü” vb popülist etkinlikler benim “derdimdir” !

Onca derdiniz arasında sizlerin de dert edinmenizi diliyorum.

• Özellikle orman ekosistemi oluşturma amaçlı ağaçlandırma çalışmaları çocuk oyunu değildir!

makalenin tümü için lütfen tıklayınız 

/uploads/editor/images/orman%20ekosistemi%20olu%C5%9Fturma%20ama%C3%A7l%C4%B1%20a%C4%9Fa%C3%A7land%C4%B1rma%20%C3%A7al%C4%B1%C5%9Fmalar%C4%B1%20%C3%A7ocuk%20oyunu%20de%C4%9Fildir!Ormanlar%20ve%20ormanc%C4%B1l%C4%B1k%20%C3%BCzerine%20sessiz%20tart%C4%B1%C5%9Fmalar%20(23).pdf

Yorumlarınızı Bizimle Paylaşın

Sadece üyelerimiz yorum yapabilir, hemen ücretsiz üye olmak için Tıklayın

(E-Posta adresiniz yayınlanmayacaktır)
Yorumu Gönder
Henüz Yorum Yapılmamış