Meriç Havzası'nda Su Anlaşmaları
Meriç nehri havzasında Türkiye'nin kıyıdaş ülkelerle yaptığı anlaşmalar iki ana başlıkta incelenebilir.Bu anlaşmalar Türkiye'nin Yunanistan ve Bulgaristan'la yapılan anlaşmalar olarak ele alınabilir. Her iki ülkenin AB üyesi olmasıyla birlikte Meriç Havzası tamamı AB sınırları içinde yer alan bir nehir havzası olma özelliği kazanmıştır. Meriç nehrinin bir önemli özelliği de hem AB ülkeleri arasında sınıraşan hem de AB dışına sınıraşan ve sınır oluşturan bir nehir olmasıdır.Nehrin kıyıdaş ülkeler arasında su kullanımından daha çok bu ülkelere taşkın getirme sorunu vardır. Meriç nehri taşkınları sadece AB ülkeleri arasında değil AB ile müzakere sürecinde olan Türkiye için de çözülmesi gereken bir sorundur.
Türkiye-Yunanistan Anlaşmaları
Lozan Antlaşması’nda, Meriç Nehrinin Türkiye ile Yunanistan arasında sınır oluşturmasına ilişkin düzenleme yer almıştır. Bunun dışında, bu nehrin sularının kullanımına yönelik ilk olarak Türkiye'yle Yunanistan arasında: 20 Haziran 1934 tarihinde Ankara’da “Meriç-Evros Irmağının Her İki Kıyısında Yapılacak Hidrolik Tesisatın Tanzimine Müteallik İtilaf” imzalanmıştır. Daha sonra 19 Ocak 1963 tarihli, “Türk-Yunan Trakya Hududunun Mühim Kısmını Tayin Eden Meriç Nehri Mecrasının Islahı Dolayısıyla Hudut Tahsisine İlişkin Protokol” düzenlenmiş ve 9 Ocak 1967 tarih ve 12499 no'lu Resmi Gazete'de yayınlanmıştır. (Toklu 1998).
Bu iki anlaşma ile iki ülkenin nehir havzasında inşa edecekleri taşkın koruma ve erozyon kontrolü tesisleri ile ilgili uzlaşmaya varılmıştır. Ayrıca bu antlaşmalarla, sulama ve balıkçılık amaçlı sulardan yararlanma faaliyetleri esnasında birbirlerine zarar vermeme ve nehir yatağının korunması için (topografik) veri alışverişinin şartları düzenlenmiştir.(Kibaroğlu 2008a). Ayrıca bu anlaşma ile iki ülke arasında ortaya çıkacak anlaşmazlıkların ortak teknik komisyonlarla çözümleneceği hükme bağlanmıştır (Köle 2004).
Daha sonra Türkiye ve Yunanistan arasında 2001 yılında “Çevresel Koruma Alanında İşbirliğine İlişkin Mutabakat Metni” imzalanmıştır. Mutabakat metninde resmi ve akademik kurumlar arasında bilimsel, teknik ve yasal mevzuata ilişkin bilgilerin teatisi yer almıştır. Bunun yanısıra iki ülkeden beşer temsilciden oluşacak bir ortak komite aracılığıyla çevresel korumaya ilişkin çeşitli alanlardaki işbirliğinin eşgüdümü öngörülmüştür.
Bu Mutabakatla nehir havza yönetimine ilişkin doğrudan bir işbirliği alanı belirlenmemiştir. Ancak yine de deniz çevre ve toprak kirliliğinin önlenmesi konusunda Meriç nehri yönetimine ilişkin işbirliği olanağı yaratmıştır.
Türkiye-Bulgaristan Anlaşmaları
Meriç akarsuyu ve Tunca, Değirmendere, Rezve kollarının kullanımına ilişkin hususlar ayrıca, Türkiye ile Bulgaristan arasında yapılan antlaşmalarla düzenlenmiştir. Bu düzenlemelerden bazıları; 28 Aralık 1967 tarihinde Ankara’da imzalanan, “Türkiye Cumhuriyeti ile Bulgaristan Halk Cumhuriyeti Arasında Hudut Olaylarının Önlenmesi ve Halli ile Hudut İşaretlerinin Bakımı Hakkında Antlaşma,” 23 Ekim 1968 tarihinde imzalanan “Türkiye Cumhuriyeti ile Bulgaristan Halk Cumhuriyeti Arasında, İki Memleket Topraklarından Akar Nehirlerin Sularından Faydalanmada İşbirliği Yapılması Konusunda Antlaşma” ile 13 Eylül 1975 tarihinde Sofya’da imzalanan “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Bulgaristan Halk Cumhuriyeti Arasında Uzun Vadeli Ekonomik, Teknik, Sanayi ve Bilimsel İşbirliği Antlaşması”dır (Toklu 1998)
Sulardan faydalanma konusundaki temel antlaşma, adından da anlaşıldığı gibi 23 Ekim 1968 tarihli antlaşmadır. Uluslararası hukuk ilkeleri ve iyi komşuluk ilişkilerine atıfta bulunan bu antlaşmanın temel amacı, sınıraşan ya da sınır teşkil eden sulardan faydalanmayı düzenlemektir. Taraflar iki ülkeye de faydalı olabilecek araştırma ve girişimler çerçevesinde işbirliği yapmayı; nehir üzerinde inşa edecekleri ve işletecekleri tesislerle birbirlerine ciddi zarar vermemeyi; taşkınlar konusunda bilgi değişiminin en çabuk biçimde yapılmasını; hidrolojik ve meteorolojik veri değişimini karşılıklı olarak taahhüt etmişlerdir. Bu antlaşmanın uygulanmasıyla ilgili uyuşmazlıkları çözmek için her iki ülkeden eşit sayıdan uzmandan oluşan bir Türk-Bulgar Ortak Komisyonu’nun yetkilendirilmesi de kararlaştırılmıştır. 1975 Antlaşması Türk-Bulgar işletmeleri ve kurumları arasındaki ekonomik işbirliği alanlarını tanımlarken “sınıraşan ve sınır teşkil eden nehirlerin sularının ortak kullanımıyla geliştirilebilecek enerji üretimi ve sulama projelerine” atıfta bulunmuştur(Kibaroğlu 2008a).
Antlaşmalarda düzenleme kapsamına akarsu kolları alınmamıştır. Taşkınlardan korunma, sulama, balıkçılık ve enerji üretimi gibi faydalanma eylemlerine düzenleme getirilmiştir (Akbulut 2003).
Türkiye-Bulgaristan Su Alımı Anlaşması
“1993 Kuraklığının Olumsuz Etkilerini Azaltmak için Su Alanında Yardım ve İşbirliği Anlaşması” çerçevesinde Bulgaristan bir defaya mahsus olmak üzere 1993 yılıi çin Tunca nehrinden Türkiye’ye metreküp başına 0.12 ABD Doları karşılığı olmak üzere ek su vermeyi kabul etmiştir. Böylelikle Türkiye 15.866.000 m3 satın almış ve Bulgaristan’a 1,903,904 ABD Doları ödeme yapmıştır
Türkiye-Bulgaristan Karma Ekonomik ve Teknik İşbirliği Komsiyonu çalışmaları kapsamında 2002 yılında taraflar yüzey, yeraltısuyu ve suyla ilgili çevrenin korunmasıyla ilgili çevresel işbirliğini geliştirecekleri konusunda anlaşmaya varmışlardır.Bu görüşmelere Türk tarafı Tunca Nehri üzerinde1968 antlaşması uyarınca inşa edilmesi planlanan Suakacağı Barajı ile ilgili şartları görüşmek üzere ortak teknik bir çalışma grubunun oluşturulması konusundaki talebini tekrarlamıştır.Öte yandan her iki taraf taşkın önlemeye ilişkin hidrolojik veri değişimine devam etmeyi; su seviyeleri ve Meriç, Arda ve Tunca üzerindeki barajlarından bırakılacak akışlara ilişkin veri değişimine ilişkin işbirliğini karara varmışlardır.
Teknik Çalışma Grubu Çalışmaları
Ayrıca 1968 Antlaşması ile kurulan Teknik Çalışma Grubunun faaliyetlerine düzenli olarak devam etmesi konusunda karara varmışlardır. 2002 yılında DSİ ve Bulgaristan Ulusal Meteoroloji ve Hidroloji Enstitüsü (NIHM) arasında bir Protokol imzalanmıştır. Bu Protokol Meriç nehri üzerinde Svilengrad, Bulgaristan’da taşkınlar esnasında hidrometeorolojik verilerin izlenmesini geliştirebilecek bir akış telemetri istasyonunun inşası, işletmesi ve bakımı ile ilgili konuları kapsamaktadır. Ayrıca, Türk-Bulgar sınırı üzerinde taşkın koruma amaçlı erken uyarı sistemlerinin yerleştirilmesi ile ilgili ortak çalışmalar devam etmektedir .
Birleşmiş Milletler Avrupa Ekonomik Komisyonu Helsinki Sınıraşan Suların ve Uluslararası Göllerin Korunması ve Kullanımı Sözleşmesi sınıraşan suların yönetiminde işbirliği konusunda genel yasal bir çerçeve oluşturmaktadır.Bu sözleşmeye Bulgaristan ve Yunanistan taraf olmuştur. İki ülke arasında bilimsel ve teknik alanlarda da işbirliği gelişmiştir. İki ülke arsındaki başlıca tarihi antlaşma 1964 tarihli “Yüzey Sularının Ortak Kullanımı ve Yönetimi Antlaşmasıdır.” Bu antlaşmanın ilgili maddeleri doğrultusunda; taraflar nehirler üzerinde inşa edecekleri tesislerin diğer tarafa zarar vermemesini; taşkınlarla ilgili hidrometeorolojik veri ve bilgi değişimini; ortak altyapı projelerine ilişkin fizibilite çalışmaları yapacaklarını karara bağlanmıştır (Tzovaridis 1996). 1971’de iki ülke arasında yapılan antlaşmaya göre elektrik enerjisi ve ortak suların yönetimi ile ilgili hususları ele alacak bir Yunan-Bulgar Komitesi oluşturulması kararlaştırılmıştır (INWEB 2004). 1990’ların ilk yıllarından buyana Bulgaristan ve Yunanistan INTERREG programı çerçevesinde sınıraşan sular üzerinde araştırma projeleri kapsamında işbirliği yapmaktadırlar.
Nestos/Mesta, Strymonas/Struma ve Meriç nehirlerinin Bulgaristan kısmı üzerinde kirlilik ölçüm istasyonları inşa edilmiştir. PHARE Sınır-ötesi İşbirliği fonları kullanılarak atık su arıtma tesisleri inşa edilmiş böylelikle Haskovo, Dimitrovgrad ve Strara Zagora kentlerinden gelen kirliliğin azaltılması hedeflenmiştir. Yunan ve Bulgaristan Çevre Bakanları bu projenin yürütülmesinden sorumludur (Council of Europe 2002).
Anlaşmalar Yapıldı ama Taşkınlar Sürüyor !
Taşkın önleme ve kontrolüne ilişkin birçok eski ve yeni tarihli ikili antlaşma, mutabakat metini ve müzakere süreci bulunmasına karşın, taşkınlar günümüzde Meriç nehir havzasında en önemli sorun alanını oluşturmaktadır. Mart 2005 tarihindeki yıkıcı taşkınlar sonrasında Türkiye Bulgaristan’a ikili antlaşmalara uymadığını vurgulayan bir diplomatik protesto notası vermiştir. Aynı biçimde Yunanistan da Bulgaristan’ı taşkınlarla ilgili suçlamıştır (Kibaroğlu 2008). 2005-2006 ve 2007 yıllarında sıklıkla meydana gelen tarım alanlarına çok zarar veren ve mal ve can kaybına neden olan yıkıcı taşkınlar Meriç havzasındaki sınıraşan su yönetimine ilişkin sorunları resmi kurumlar nezdinde ve medyada öncelikli bir konu haline getirmiştir. Bu taşkınların ardından 2006 yılında önce Yunanistan daha sonra Bulgaristan’da otomatik su seviyesi izleme istasyonları kurulması kararlaştırılmıştır. Ancak, bu istasyonlar kurulmadan önce Mart 2006’da Edirne modern tarihin en yıkıcı sellerinden birini yaşamıştır. Türkiye ve Bulgaristan arasında ortaklaşa yapılacak bir baraj bu soruna kalıcı bir çözüm olabilecektir. Tunca nehri üzerinde Suakacağı köyü yakınlarında yapılacak barajın gövdesi Türk tarafında, rezervuarın büyük bir bölümü de Bulgaristan topraklarında yer alacaktır. Suakacağı barajı iki ülke arasında uzun yıllardır gündemdedir anacak 2005 taşkınlarına kadar proje yerinde saymıştır. 29 Mart 2005 tarihinde resmi Türk heyetinin Bulgaristan’ı ziyaretinin ardından Bulgar heyetinin Edirne’yi ziyaretleri esnasında Suakacağı Barajı ile ilgili ön protokol imzalanmıştır. Mart 2006 taşkınları Türkiye’nin barajla ilgili ihtiyaçlarını arttırmıştır.
Mevcut durum taşkınların önlenmesi için havza ülkelerinin biraraya gelerek hızla bir eylem planı hazırlamasını gerekli kılmaktadır. Havzadaki tüm ülkelerin işbirliği içinde bir havza taşkın önleme planı için artık bekleme lüksü yoktur.
Kaynaklar
Akbulut İ. (2003) “Güvenlik Boyutunda Sınır Aşan Suların Önemi Nedir? Türkiye’nin Sınır Aşan Sular Konusundaki Taraf Olduğu Hukuksal Düzenlemeler Kapsamında Bölge Ülkeleriyle Arasındaki Anlaşmazlıklara Karşı Ne Gibi Tedbirler Almalıdır” Yüksek Lisans Tezi, İstanbul, Genelkurmay Başkanlığı, Harp Akademileri Komutanlığı, ss.4-37.
Ayşegül Kibaroğlu
(2008)a
"Meriç Nehir Havzası Sınıraşan Su Politikaları " 5. Dünya Su Forumu Taşkın Konferansı, 19-20 HAZİRAN 2008, EDİRNE
Ayşegül KİBAROĞLU(2008)b “Küresel İklim Değişikliğinin Sınıraşan Su Kaynakları Politikasına Etkileri” TMMOB 2. Su Politikaları Kongresi 20-22 Mart 2008 Ankara
Toklu, V. (1998)Su Sorunu, Uluslararası Hukuk ve Türkiye, Turhan Kitabevi
Yorumlarınızı Bizimle Paylaşın
Sadece üyelerimiz yorum yapabilir, hemen ücretsiz üye olmak için Tıklayın