Volkswagen emisyon skandalı ve düşündürdükleri
6 10 2015
Ülke olarak aldığımız ürünlerin çevreye verdiği zarar konusunda ne kadar bilinçli bir toplumuz sizce? Alım gücümüz yükseldikçe, vahşi bir şekilde tüketiyor, tükettiğimiz ürünlerin çevreye etkileri ne acaba diye merak etmiyoruz! Son zamanlarda özellikle gelişmiş ülkelerde kaliteli eğitim, yüksek kültür seviyesi, yaşam kalitesinin artması sonucu daha bilinçli tüketici portföyü oluşmaya başladı. Çevre duyarlılığı yüksek olan bilinçli tüketici artık aldığı ve tükettiği ürünler için ne kadar enerji, ne kadar su yani ne kadar doğal kaynak kullanıldığını ve bunun sonucunda da başta karbon olmak üzere ne kadar sera gazı emisyonu açığa çıktığını,ürünün geri dönüşümlü olup olmadığını yani yaşam döngüsünü ve çevreci ürün olup olmadığını sorgulamaya başladı!
İşte bu nedenle artık, firmalar bazı ürünlerinde su ayak izi, bazılarında enerji sınıfı, bazıların da karbon ayak izlerini taahhüt ve beyan etmekte. Çevreci ürün pazarı ile rekabetin arttığı bu günlerde tüm dünya bir skandalla çalkalandı! Tabii ki Volkswagen krizinden bahsediyorum. Peki Volkswagen neyle suçlanıyor? ABD’nin Çevre Koruma Ajansı (EPA) geçen hafta Volkswagen’in dizel motorlu araçlarına fabrika çıkışında yapılan egzoz emisyon testlerinin hatalı olduğunu açıkladı. Volkswagen raporda dizel motorlu araçlara yerleştirilen bir yazılım sayesinde aracın karbon emisyonlarını bilinçli şekilde olduğundan düşük göstermekle suçlanıyor. Raporda ‘kasıt’ iddiasının bulunması, Volkswagen yöneticileri hakkında soruşturma başlatılması ve şirkete dava açılması ihtimallerini gündeme getiriyor. Volkswagen’in ABD operasyonlarının başındaki isim Michael Horn ilk açıklamasında ABD’li yetkililere karşı dürüst olmadıklarını itiraf etti. Volkswagen’in CEO’sunun dünyadan özür dilemesine neden olan olay, bu otomobil üreticisinin dizel araçların bilgisayar sistemine eklediği bir “hile” yazılım ile araçları egzos emisyonlarını olduğundan 40 kat daha düşük göstermesiydi.
ALMAN Volkswagen’in ABD’de emisyon testlerini manipüle ederek çevreyi çok daha fazla kirlettiği halde kamuoyunu yanıltması, bir anda tüm dünyada gözlerin egzoz emisyonlarına ve sera gazlarına çevrilmesini sağladı. Dünyada 10 gündür sera gazı emisyon oranları tartışılıyor, protestolar yapılıyor, dünya devi Volkswagen’in belki de çöküşü gerçekleşiyor; Türkiye ise seçim ve terörle uğraştığı için gündemin çok gerisinde. Türkiye’de ne hükümet, ne firmalar ne de tüketiciler araçların çevreyi ne kadar kirlettiği ve sera gazı emisyonlarının dünyayı sürüklediği felaketin hala yeterince farkında ve bilincinde değil! Bu durum Ocak-Ağustos 2015 de satılan araçların Karbondioksit emisyon oranlarına baktığımızda da anlaşılıyor. En fazla satışı olan araçların CO2 seviyesi 100gr/km ile 160gr/km arasında değişiyor. (Hürriyet haber)
Özellikle iklim değişikliği üzerinde önemli etkisi olan, karbon dioksit (CO2) emisyonlarını azaltma çabası içinde olan AB’nin hedefi ise 2021’de tüm yeni araçlar için CO2 seviyesini 95 g/km seviyesinde tutmak. Bu da 100 kilometrede 4.1 litre benzin ya da 3.6 litre dizel tüketimi anlamına geliyor. Bu da çok ciddi bir enerji ve doğal kaynak tasarrufu, gelecek ve para demek!Umarım ülke olarak biz de bir an önce artık bunun farkına varıp, doğal kaynak tahriplerinden vazgeçerek, sera gazı emisyonlarını önleyecek artı değer yaratacak projelere önem ve öncelik veririz
Yorumlarınızı Bizimle Paylaşın
Sadece üyelerimiz yorum yapabilir, hemen ücretsiz üye olmak için Tıklayın