Suyun Organizmadaki Yaşamsal Fonksiyonları
Hakkı Demirtaş
Kimya Yük Müh. -27 02 2016
Doğumdan ölüme kadar yaşam tümüyle, yeryüzünde en fazla bulunan sıvı olan suya bağlıdır.
İnsanların bulmak için çağlar boyu savaş verdikleri toplumların gelişmesinde temel etken olan su geçmişte pek çok uygarlığın çöküp yok olmasına da neden olmuştur.
Su tüm canlıların vücutlarında süren biyolojik tepkimelerle doğrudan ilgilidir. Gıda maddelerinin ve artıklarının çözelti şekillerine dönüştürülmesi, bunların vücutta kullanılıp atılması suya bağlıdır. Oksijenin dokulara, dokulardan karbondioksitin akciğerlere taşınması kanın olağan akım hızı ile ilgili olup, buda suyun varlığına bağlıdır. Kanın yaklaşık % 80’ i, gelişen bir embriyonun ise % 90’ ı sudur.
Bu suyun 2/3’ü hücreler içerisinde, geriye kalan kısmı dokular arası sıvıda ve kanda bulunur. Proteinlerden zengin gıdaların bol olarak yenilmesi halinde de proteinlerin parçalanma ürünü olan üre idrarla atıldığında idrar miktarı çoğalmakta ve bu yoldan su kaybı artınca, suya duyulan gereksinim de yükselmektedir. İnsan fizyolojik gereksinimi olan suyu hergün muntazam olarak karşılamak zorundadır. Bunun yaklaşık %50’sini içeceklerden, %35’ini yiyeceklerden ve %15’ini de oksidasyon suyu olarak vücuttaki gıdaların yakılmasından sağlar.
Genellikle su gereksinimi günlük 2500- 3000 kaloriye karşılık her bir kalori için 1 lt. hesabı ile 2,5-3 lt olarak hesaplanır. Yaşama payı su gereksinimi için daha yaklaşık bir değer elde etmek için aşağıda verilen yüzölçümü ve kalori gereksinimi formülü kullanılır. Bunun için once atılan en az su miktarını bilmek gerekir.
Su gereksinimi, ml=(400+30+250)Y + 1,73 x 0,4P
Y= Vücut yüzölçümü m
2
P= Bazal enerji gereksiniminden fazla alının enerji
Yüzölçümü m
2= 0,12 A (.66)
Enerji= 70 A (.75)
70 kilogram ağırlığında bir insan günde 3000 Kcal. metabolik enerji tüketiyorsa günlük su gereksinimi:
Su gereksinimi, ml=(400+30+250)0,12 x 70 (.66) + 1,73 x 0,40 (3000-70x70(.75)) = 1346 + 904= 2250 ml
Proteinlerden zengin gıdaların bol olarak yenilmesi halinde de proteinlerin parçalanma ürünü olan üre idrarla atıldığından idrar miktarı çoğalmakta ve bu yoldan su kaybı artınca, suya duyulan gereksinim de yükselmektedir. İnsan fizyolojik gereksinimi olan suyu her gün muntazam olarak karşılamak zorundadır. Bunun yaklaşık %50’sini içeceklerden, %35’ini yiyeceklerden ve %15’ini de oksidasyon suyu olarak vücuttaki gıdaların yakılmasında sağlar,
Suyun Organizmadaki Fonksiyonları
- Yapı Maddesi:
- Kasların bileşiminde %75-80
- Kemik dokusunda %25
- Yağ dokusunda %20
- Dişin dentin dokusunda %10 oranında kullanmaktadır.
- Eritici: Su organizmanın ihtiyacı olan maddeleri eriterek doku ve hücrelere taşımaktadır. Dolayısı ile metabolizma artıkları da su ile taşınmaktadır. Ayrıca gıdaların sindirim sisttemindeki seyri, yumuşatılması, emilmesi ve kan dolaşımı ile taşınması su ile olmaktadır.
- Isı Düzenleyicisi: Isının vücuttan atılması ve vücut ısısının ayarlanması su ile sağlanır. Örneğin futbolcular bir maç süresinde 4-5 lt su kaybetmektedir.
- Kayganlık verici (Lubrikant) madde olarak: Su özellikle vücudun oynak yerlerinde ve iç organlarda yeterli kayganlığı sağlayarak sürtünme ve aşınmaları önlemektedir.
İnsan vücudunun aşağı yukarı üçte ikisi sudur. 65 kg ağırlığında bir insanın 40 kg kadar suyu vardır. Bu suyun (yaklaşık 2/3 si) 25 litresi hücre içinde, (intrasellüler), 15 litresi ise (1/3 i) hücre dışındadır (ekstrasellüler). Hücre dışı su, kan plazması, lenfa ve hücreler arası sudan oluşur. Hücre arası saha (interstitiyum), tüm insan hücrelerini çevreleyen sıvı bölgedir.
Kan plazması, kanın sıvısını ve hücre içermeyen kısmını oluşturur. Hücreler arasında yer alan sıvı, epithelia boşluk olarak adlandırılır. Hücre dışı bölgede sıvının patolojik olarak artması deri yüzeyinde şişme olarak görülen olay, ödem olarak adlandırılır.
65 kg ağırlığında olan bir insanın yaklaşık kimyasal vücut bileşimi aşağıdaki gibidir.
Not: Kadınlarda yağ oranı biraz daha yüksek olabilir. % 20 ye kadar optimal kabul edilebilir.
Tabloda görüldüğü gibi insan sağlık durumu pek bozulmadan öğelerden bir kısmının yitirilmesine katlanabilir. Protein hücrenin esas unsurlarından biri olduğu halde 65 kg ağırlığında ve önceden sağlıklı olan bir insan önemli bir zarara uğramadan 2 kg kadar protein kaybedebilir. Buna karşılık vücutta gerektiğinde harcanabilecek ancak 200 gr kadar karbonhidrat vardır. Şüphenin en cömertçe yağlar harcanabilir. Yaklaşık olarak 1 kg kadarlık bir bölümü dışında bütün yağlar gerektiğinde kullanılabilir. Vücut, suyunun onda birini, madenlerin de üçte birini çok ciddi bir zarara uğramadan yitirebilir. (II)
Vücut üç ana bölümde düşünülebilir. İlk bölüm, aktif doku olan hücre kitlesidir. Bu destek dokusu da iki unsurdan oluşur. Birincisi hücreler arasındaki sıvı ve kan sıvısıdır. İkinci bölüm ise iskeletteki ve hücreler arasındaki protein lifleri ve minerallerdir. Üçüncü bölüm ise vücudun enerji deposu olan ve iç organların çevresi ile deri altına oturmuş olan, içleri trigliserid’lerle dolu yağ hücrelerinden oluşan yağ dokusudur.
İnsan vücudunun yaklaşık %65-70 ‘ini oluşturan suyun vücuttaki miktarını tayin için, genellikle, bütün vücut suyu içinde serbestçe dağılabilen, yayılabilen bir madde belli bir miktarda damardan verilir. Bütün sıvılara geçebilmesi için yeterli bir süre beklendikten sonra alınan plazma (kan sıvısı) örneğinde bu maddenin konsantrasyonu belirlenir. Sonra vücut sıvısının toplam miktarı aşağıdaki eşitlikten bulunur.
Sıvının hacmi=
Bu amaç için mümkün olduğunca yayılma için geçecek sürede böbreklerden atılmayacak veya karaciğerde geç metabolize edilecek üre, antipirin, H
3 izotopu (tritium) gibi maddeler kullanılabilir.
Vücut suyu, hücre içi ve hücre dışı su olarak iki bölümdür. Hücre dışı su;
- Kan plazmasındaki (kan sıvısındaki) su
- Hücreler arası sıvıdaki su olarak bulunur.
Bütün hücre dışı su, tüm vücut ağırlığının % 18-24 ünü oluşturur. Hücrelerin su miktarı dokuya göre değişir. Kas hücrelerinin % 75 i suyken sinin hücresinin ve eritrositlerin su oranı daha düşüktür.
Yeni doğanda su miktarı çok fazladır ve toplam vücut ağırlığının % 80 kadarı sudur. Bebek 3 aylık olduğunda bu oran % 65 e iner. Yaşlılarda ise hem hücre içinde hem de hücre dışında su miktarında insandan insana değişen bir hızla da olsa azalır. Yetmiş yaşından sonra ise mutlaka hücreler büzülmüş ve hücre dışı su oldukça azalmıştır.
İnsan, suyu içilen sıvılarla ve yiyeceklerin içindeki suyla alır. Bir miktar su karbonhidratların, proteinlerin ve yağların yanması sonucu vücutta oluşur. Meydana gelen bu suya ENDOJEN ya da METABOLİK SU denir. Metabolik suyun hesaplanması için yukarıda verilen bilgileri daha değişik biçimde sunarak kullanılabilecek aşağıdaki sayılar verilebilir;
1 gram nişasta 0,60 gram su,
1 gram protein 0,41 gram su,
1 gram yağ 1,07 gram su oluşturur. (11-1)
Metabolik (endojen) su miktar olarak pek önem taşımaz. Su bilançosu yapılırken çıkarılan idrar miktarı, yenen yiyeceklerin içindeki su miktarı, alınan sıvı miktarı, dışkıdaki su miktarı tespit edilerek vücutta ağırlığı izlenir. Bu sayılardan akciğerlerden ve deriden buharlaşma ile kaybedilen su dolaylı olarak hesaplanır.
Suyun Vücuda Alınması:
Suyun alınmasını ayarlayan en önemli mekanizma susama duygusudur. Susama merkezi beynin hipotalamus bölgesinde, yemek yemeyi ayarlayan merkezlerin ve vücut suyunun korunmasını sağlayan vazopressin hormonunun üretilme merkezinin yakınında bulunur. Vücuttan su kaybedilince susama merkezi uyarılır.
Ayrıca direk susamayla ilgili olmasada böbreklerden atılacak su miktarını daha doğrusu idrar miktarını ayarlayan, hipotalamustan salgılanan ve arka hipofize depolanan ADH (Antidiüretik hormon) hormonu mevcuttur.
Tuvalete gitme ihtiyacını hissettiren antidiüretik (ADH) hormon, idrar miktarını ayarlar ve doğrudan olmasada karnınızdaki su miktarını etkiler.
Susuz kaldığımız zaman ADH böbreklerimize sinyal gönderip idrar üretimini durdurur. Böylece su harcaması kesilerek kanımızdaki su miktarı korunur ve plazmadaki tuz miktarının yükselmesine mani olunur. Yani ADH vücudumuzdaki su ve tuz miktarını dengeleyen, koruyucu bir işlev görür.
Günlük yaşamda idrar söktürücü adı da verilen bazı maddeler ADH nin salgılanmasına mani olur. Bu durumda böbrekler idrar üretip üretmeyeceklerine karar veremez ve sonunda üretmeye devam ederler. Mevcut dengenin bozulduğunu bilmeden suyu dışarı atarlar, insanı tuvalete gitmeye mecbur bırakırlar ve vücudun kurumasına sebep olurlar. Vücudumuzdaki bu hormonu en çok etkileyen maddelerden biri de alkol ya da daha özel olarak bira dır. Bira içince içindeki alkol nedeniyle ADH’den sinyal gelmeyince böbrekler daha da fazla çalışarak vücuttaki suyu idrar haline getirirler. Tabii biranın sıvı kısmının da buna katkısı vardır, ama aynı sürede, aynı miktarda su içildiğinde bu kadar tuvalet ihtiyacı duyulmaz. Bu hormonu etkileyen bir diğer önemli madde de kafeindir. Kahve ile birlikte yeterli kafein alındığında ADH salgılanması durur ve böbrekler idrar üretmeye devam eder.
Görüldüğü gibi içki içmenin sonuçlarından birisi de vücudun kurumasıdır. Buna karşılık susama ile birlikte acıkma duyusu da uyarılır. Kaybedilen suya karşı gece yarısı yemek yeme ihtiyacı duyulur. Durum buna uygun değilse sabah kalkıldığında çok miktarda su içilir.
Organizmanın Su Kaynakları
Organizmanın gereksinimi olan su başlıca 3 kaynaktan gelir. Bunlardan birincisi ve en önemlisi içme suyudur. Ikinci kaynak diyeti oluşturan besin maddelerinin bileşimindeki sudur. Bu iki kaynak dışında üçüncü kaynak ise organizmada hidrojen kapsayan besin maddelerinin metabolizması sırasında bunların oksidasyonu ile meydana gelen metabolik sudur.Bu oksidasyonda yaklaşık olarak rasyonun metabolik enerjisinin her 100 Kkal’si için 10-14 gr su oluşur. Besin maddesinin oksidasyonu ile oluşan metabolik su miktarının nasıl saptandığını bir monosakkaritten oluşan metabolik suyu örnek vererek açıklayalım:
C
6H
12O
6 → 6CO
2 + 6H
2O
Monosakkaritin molekül ağırlığı 180 ve 6 molekül suyun ise 6x 18= 108 gr olduğuna gore ; 100 gr karbonhidrattan 108x100/ 180 = 60 gr metabolik su oluşur.
Hidrojen içeren ve oksidasyona uğrayan 3 besin öğesinden (karbonhidrat, protein ve yağ) oluşabilecek metabolik su miktarları tablo 2 de gösterilmiştir.
Susuzluğun derecesine gore organizmada çeşitli olaylar şekillenir. Kandaki su normalin % 3’ünden daha fazla eksilirse böbrekler metabolizma artıklarını geçiremeyecek hale gelir. Insan organizmasında 2 litre su çıkması halsizlik, 3 litre su kaybı belirgin bir düşkünlük nedeni ve 4 litre su kaybı tehlikenin başlangıcı olarak Kabul edilmektedir. Organizmadaki suyun % 11-12’sinin kaybı ise ölüme neden olmaktadır. Susuzluktan ölüm, kan yoğunluğunun fazlalaşması (kanda 3-4 litre kadar su vardır) nedeniyle ince damarlarda dolaşımın durması sonucu asfeksiyle şekillenir. Hayvansal organizma, bileşimindeki glikoz ve yağın tamamını, proteinin % 50’sini kaybetmesine rağmen yaşamaya devam ettiği halde suyun % 20’sini kaybettiğinde ölmektedir.
Suyun Organizmadan Atılması
Metabolik olaylar sonucu oluşan artıklar insane organizmasından değişik yollarla atılmaktadır.
- İdrar ile: Alınan suyun % 60’ı idrar ile atılmaktadır. Su idrarla buy olla atılan atık maddeler için eritici olarak görev yapmaktadır. Yetişkin bir insane günde 1000-1500 ml suyu buy olla kaybeder.
- Dışkı ile: Bu yolla, alınan suyun % 5’ı atılmaktadır.
- Deri ile: Organizmadaki suyun % 20’si buharlaşma ve terleme ile atılmaktadır. Ter vücut sıvılarına oranla hipotoniktir. Terin iyonik bileşimi şahıstan şahısa değiştiği gibi terlemenin azlığına çokluğuna şahsın aklimatize olup olmadığına gore değişir. Terin miktarı da Terle birlikte vücuttan; su, sodium, potasyum, kalsiyum, magnezyum gibi minerallerde kaybolmaktadır. Dayanıklılık çalışmalarında, uzun süren egzersizlerde ve sıcak iklimlerde mineral kaybı artmaktadır.Örneğin; bir futbol maçında terleme ile ortalama 1-4 lt. su /her litre için tuz kaybı 1,5 g maraton-kayak kros, bisiklet vb. sodyumla beraber potasyum-mg kaybıda olmaktadır.
- Akciğerler ile: Hergün buhar şeklinde 400-500 ml su organizmadan dışarıya atılmaktadır.
Sonuçta bütün bu yollarla insan hergün yaklaşık 2,5-3 lt suyu dışarı atmaktadır. Atılan bu su tekrar vücuda alınmaz ise ilk düzensizlik susuzluk hissi ile ortaya çıkacak olan tükürük sekresyonunun durmasına ve farenks mukozalarının kurumasına neden olan ozmotik kan basıncının artması olacaktır.
Bir insan yılda ağırlığının yaklaşık 5 katı kadar su içer. Normal yaşam sürdüren bir insan öldüğünde yaklaşık 26 ton su içmiştir.
YAŞAM VE SU
Yorumlarınızı Bizimle Paylaşın
Sadece üyelerimiz yorum yapabilir, hemen ücretsiz üye olmak için Tıklayın