Paris Zirvesi Öncesinde İklim Değişikliği ve Paradigma Değişimi
Dursun Yıldız
25 Kasım 2015
İngiliz bilim adamı John Beddington’ a göre “2030 yılına kadar yaşayanlar %50 daha fazla enerji,%50 daha fazla gıda ve % 30 daha fazla su ihtiyacı olan bir dünya görecekler.Ancak iklim düzensizlikleri bu talebin karşılanmasını çok zora sokacak”.
Dünyanın önemli bir bölümü hala Su ,Enerji ve Gıda üretimi arasında artan ilişkinin ve bunun olumlu ve olumsuz doğrultuda yaygın bir etki alanının olduğunun farkında değil.Son dönemde bazı uluslararası toplantılarda konuşan uzmanlar özellikle az gelişmiş ve gelişmekte olan dünyanın bu ilişkinin tam olarak farkına varmadığı görüşünde.
En basitinden Su ve Enerji arasındaki ilişki, sadece hidroenerji üretimi ve suyun topluma ulaştırılması için gereken enerji ile sınırlı değil.Gıda üretimi,sera ve diğer çiftliklerde kullanılan enerji,üretilen besinlerin transferi için kullanılan enerji , biyo yakıt için enerji bitkisi üretiminde kullanılan su alanlarında bu ilişki artıyor.Su kullanmayan enerji üretim tesisi yok gibi.Bu enerji tesislerinin birincil enerji kaynaklarının çıkartılmasında ve üretime hazır hale getirilmesinde de su kullanılıyor.
Suyun önemi ve kaynak maliyeti
Bazı uzmanlar“Bu gelişmeler bir paradigma değişimi ihtiyacını ortaya koyuyor.Su ve kaynak olarak değeri ile ilgili yeni bir düşünce değişiminin ihtiyacı içindeyiz.Su yönetimi yakın gelecekte bulutlardan maliyetine kadar tüm su sistemini ele almak durumunda olacak.”şeklinde açıklamalar yapıyor.Bir paradigma değişimi ihtiyacı içinde olduğumuz kesin.Ancak bu değişimin suyun bir insan hakkı olduğu “kabulü” ile daha doğrusu insanı ve doğal çevreyi önceleyen bir anlayışla ne denli uyumlu olacağı belirsizliğini koruyor.
Yukarıda özetle ele alınan sistem yaklaşımı içinde su kaynakları teknik olarak Yeşil,Mavi,Gri Su diye ayrılmış durumda .
- Toprak tarafından emilen ve düşen yağışın yaklaşık % 60’ı olan Yeşil Su
- Yeraltında ve yüzeydeki göl,akarsularda biriken,akan ve yağışın %40’ı olan Mavi Su
- Doğrudan kirletilen ve kullanılarak atılan ancak arıtılarak kullanılabilecek olan Gri Su şeklinde ele alınıyor.
Gelecekte karşı karşıya kalacağı riskler dikkate alındığında su yönetiminin böyle bir temel yaklaşım ihtiyacı içinde olması doğru.Ancak bu konudaki çalışmalar ve uyum programlarında global ölçekte istenilen ilerleme tutturulabilmiş değil.
Kriz kapıyı çaldıktan sonra bu gelişmelere yeterince hazır olmayan ülkelerin içine düşeceği durum gelişmiş dünyayı rahatsız ediyor.Çünkü bu etkiler bölgesel ve küresel güvenliği tehdit edebilecek ölçekte olacak. Bu da su yönetiminde uluslararası yeni paradigma ihtiyacını ortaya çıkartıyor. Bunun için çalışmaların hızlandığını görüyoruz.
Su ayakizi
Uluslararası toplantılarda ” embedded water” saklı su ,ve su ayakizi kavramlarının bu su tanımları ve yeni konsept içinde daha anlamlı bir şekilde tartışılabileceği ileri sürülüyor.Dünya Su ayak izinin tesbiti için yapılacak bir çalışmanın metodolojisi de yine uluslararası su forumlarında son dönemde çokça öne çıkan konulardan biri.
Diğer taraftan su sorunlarına gelecek perspektifi ile bakıldığında sınıraşan suların kaynaklarına sahip olan ülkelerin ne kadar güvenilir oldukları da sorgulanıyor.
Küresel gıda ve mal ticaretine konu olan mamul maddelerde su ayakizlerinin, ekonomik anlaşmalarda ve ticari ilişkilerde halen dikkate alınmadığı ileri sürülüyor.
Suyun kaynak olarak kullanıldığı Hidroelektrik enerji üretiminde suya kaynak maliyeti ödemediği ileri sürülüyor. Bu durumun özellikle hidrokarbonlarla yapılan enerji üretimi için haksız rekabet koşulları oluşturduğu konuşulmaya başlandı.
Suyun, kar amacı ile yapılan enerji üretiminde kaynak maliyeti ödenmeden kullanılmasının doğru olmadığı ileri sürülüyor.
Uluslararası forumlarda dillendirilmeye başlanan tüm bu yeni değerlendirmelerin yeni küresel politikaların ayak sesleri olduğu açık.Paradigma değişimi ile açılacak olan yeni kapılardan yeni politikalar çıkacak. Bu politikaların gelişmekte olan ülkeler , doğal çevre ve yoksullar açısından neler getirebileceği ,insanlığın 21. yüzyıla ulaşmasını sağlayıp sağlamayacağı yakın geleceğin önemli gündemi olacak.
İklim Değişikliği ve Su Yönetiminde Paradigma Değişimi
Su Yönetimi alanında paradigma değişimini gerektirecek birçok neden var .Bu paradigma değişimini zorlayan en temel neden ise iklimlerde beklenen düzensizlik. Dünya nüfusunun yaklaşık yarısı sınıraşan su havzalarında yaşıyor. Buna rağmen, ticari veya siyasi anlaşmalarda ve dokümanlarda suyla ilgili belirsizlikler ve yapılması gerekenler yeterince yer almıyor.
Aslında iklim düzensizliklerinin olası etkileri dikkate alındığında suyun planlanmasından yönetimine kadar bir radikal düşünce devrimine ihtiyaç olduğu ortaya çıkıyor. Ancak bu düşüncede değişim yaratılırken gerçek amacın ne olduğu önem taşıyor. Burada öncelikli amaç insan ve çevre odaklı olmalıdır.Ancak bugüne kadar ortaya çıkan tablo öncelikle küresel ekonomik sistemin bu düzensizliklerden en az etkileneceği önlemlerin alınması şeklindedir.
Yani iklimsel düzensizliklerin yoksul ülkelerde yaşayanların yeterli su,gıda ve enerjiye ulaşmasında yaratacağı sorunların öncelikle ekonomik çıkar ile ulusal ve bölgesel güvenlik açılarından ele alınacağı görülüyor.
Bu durumda gelişmiş ülkelerin destekleyeceği önlemler de bu ülkelerin o bölgelerde uyguladıkları sürdürülebilir kriz politikalarına uygun olacaktır.Bu durumda iklim değişiminin yaratacağı paradigma değişiminin çevre ve insan odaklı etkisinin kısıtlı kalacağı görülmektedir.
Azgelişmiş Dünya ve Yeni Paradigma
Görünen o ki birçok riske rağmen azgelişmiş ülkeler yine gelişmiş dünyanın kendileri için alacakları kararları bekleyecekler
Gelişmiş dünyadaki birçok kuruluş gibi Chartered Institution of Water and Environmental Management İngiltere’de Royal Academy of Engineering , the Institution of Civil Engineers ile birlikte bir rapor hazırladı[1] .Bu raporda da Paradigma değişiminin zorunlu olduğundan ve neler yapılması gerektiğinden söz ediliyor. Gelişmekte olan dünya daha konuyu anlamaya çalışırken gelişmiş dünya alınacak önlemler konusunda hazırlıklarını yapmaya başladı bile…
Raporda sorunlara çözüm için sistem yaklaşımının gereği vurgulanıyor.
Gelişmiş dünya iklim düzensizlikleri kapsamında su, gıda ve enerji ilişkisini daha iyi anlamak,belirsizlikleri ortadan kaldırmak ve bundan en az etkilenmek için çalışıyor.
Gelişmekte olan dünya ise onların ne yaptığını anlamaya çalışıyor.
[1] ‘Global Water Security – an engineering perspective’ 2012 Chartered Institution of Water and Environmental Management (CIWEM) 15 John Street, London, WC1N 2EB
Yorumlarınızı Bizimle Paylaşın
Sadece üyelerimiz yorum yapabilir, hemen ücretsiz üye olmak için Tıklayın